53. Bölüm: Son kez.

19 5 18
                                    

Sabah, o keskin soğukla uyandım. Nasıl geldiğimi bilmediğim bir şekilde sokaktaydım.

Yavaşça doğruldum. Saçımı başımı düzeltirken elime bulaşan kanı gördüm.

Dün gece ne olmuştu?

Yanımdan geçip giden insanlar halimi bile önemsemezken sendeleyerek ayağa kalktım. Gece kulübünün önündeydim. Camın yansımasından başıma baktığımda yaralandığımı gördüm.

Dün, evden kovulduğum yetmemiş gibi gece kulübünden atılmıştım.

Muhtemelen beni yere attıklarında başımı çarpmıştım.

Oflayıp başımı tutarken etrafa baktım ve park halindeki arabamı gördüm. Başımın ağrısı yaralandığımdan mı yoksa içtiğimden mi bilmiyordum.

Arabamın anahtarını elime almıştım ki daha da dengesiz yürümeye başladım. Etrafı zar zor görüyordum.

Arabanın kilidini açmıştım ki bir anda kendimi yerde bulmuştum.

Hareket bile edemeden gözlerim kapandı, ama insanlar beni ezip geçecek kadar umursamazdı.

Gözlerimi bambaşka bir yerde açtığımda tanıdık bir yerdeydim.

Kovulduğum evimdeydim.

Afallayarak başımı tuttum. Evde, odamızda, yatakta yatıyordum!

"Günaydın." dedi tanıdık bir ses.

Evgin.

"Ne çok uyudun." dedi ben ona şaşkınlıkla bakarken. Elinde ilk yardım çantası vardı.

"Ne işim var benim burada?" dedim. "Sen mi getirdin beni buraya?"

"Sokağın ortasında baygın birini başka nereye götürebilirdim?" dedi ve ilk yardım çantasından birkaç malzeme çıkardı. "Üstelik o benim karımsa?"

Ne yani? Bayılmış mıydım?

Kaşlarımı çatarak doğruldum.

"Doğru düzgün anlat şunu." dedim.

"Bir telefon geldi, arabanın yanında bayılmışsın." dedi ve tentürdiyot döktüğü pamukla yarama pansuman yapmaya başladı. "Yaralanmışsın da."

"Nasıl oldu hatırlamıyorum," dedim sakince onu izlerken. "Dün gece yere düştüm, sonra uyumuşum. Uyandığımda bu haldeydim. Sonra tam arabama gidiyordum ki..."

Devam etmedim, zaten sonrasını biliyordu.

"Başına darbe aldığın için bayıldın büyük ihtimalle." dedi yumuşak bir sesle. "Ya da içtiğin için."

Pansumanı bitirip yarama, kaşımın biraz üstüne, küçük bir sargı bezi yapıştırdı. Dikişlik bir şey olmadığını da söyledi.

"Bittiyse ben gideyim." dedim ve üstümdeki battaniyeyi attım. Ayağa kalkacaktım ki Evgin önümde dikildiğinden kalkmadım.

"Ne yapıyorsun Evgin?" dedim sinirlerim bozuk bir şekilde.

"Gidemezsin." dedi tekdüze.

Göz devirdim.

"Niyeymiş o?"

"Yaralısın." dedi başımı göstererek. "Birkaç gün burada kal."

Bir an beni özlediğini düşündüm ama, Evgin gibi birinin duyguları olmazdı.

Olur muydu?

"Saçmalama istersen." dedim. "Baban bana tokat attı. Herkes benden nefret ediyor, sen bile..."

Sesimin titrememesine özen gösterdim.

"Güvenlikler beni eve sokmuyor. Daha babama hesap bile vermedim..." Derin bir iç çektim. "Ben bu evde bir gün bile kalamam."

"Kalmak zorundasın." dedi karşıma çektiği sandalyeye oturarak. "Çünkü her geçen gün kendini başka bir tehlikeye atıyorsun."

"Bu benim sorunum." dedim yeniden göz devirerek. "Bundan sana ne?"

"Bana ne, öyle mi?" dedi hayretle, başımı salladım. "Seni her işin içinden ben kurtardım."

"Hangi işin içinden, pardon?" dedim gözlerimi kısarak. "Seni aramışlar ve beni buraya getirmişsin. Başka bir şey yapmadın."

Ayağa kalktım. Tam kapıya yönelecekken o da ayağa kalkıp bileğimden sıkıca tuttu.

"O yüzden mi seni babama savunduğum için ondan ben de tokat yedim?" dedi öfkeyle.

Bu, benim bilmediğim bir detaydı.

"Ama pişmanım, biliyor musun? Hele konu seninle ilgili olunca, yaptığım her şeyden pişmanım."

Sözleri incitiyordu. Kalbimi kırıyordu. Ruhumu eziyordu.

Beni bin parçaya bölüyordu.

Dolu gözlerimle ona bakarken bileğimi tutan eli gevşedi. O kolumu bırakmadan ben kendimi çekmiştim ondan.

"Umarım hayatımdan bir an önce defolup gidersin." dedi ve odadan çıktı. Kapıyı sert kapatmıştı.

Gözlerimi kapatıp başımı öne eğdim.

Tamam. Hayatından defolup gideceğim.

Ama bana son kez bir bak,

Çünkü geri dönüşü olmayacak...

RastlantıWhere stories live. Discover now