46. Bölüm: Hiçbir Zaman.

29 6 10
                                    

"Ben seni sevmiyorum." dedi, elimdeki ilaç kutusu yere düştü. "Hiçbir zaman sevmeyeceğim."

Yanımdan geçip gitmişti söylediklerinden sonra. Son sözü beni oldukça etkilemişti.

Hiçbir zaman sevmeyeceğim.

Saatler sonra...

"Hiçbir zaman sevmeyeceğim dedi ya!" dedim sarhoş halde dert yanarak. Ama bu sefer başka birine değil, kendi kendime anlatıyordum derdimi.

Barmenden fondip yapıp bitirdiğim içkiden bir tane daha istedikten sonra kendi kendime konuşmaya devam ettim.

"Ulan, sen kimsin de benim duygularımla oynuyorsun?" ve ona söylenebilecek tek iltifatı ettim. "Dengesiz herif."

"Ezgi!" diye seslendi bana birisi. Sesinden hemen tanımıştım. Kardelen'di.

"Kardelen?" dedim içkimi içerken. "Ne işin var senin burada?"

"Arkadaşlarla eğlenmeye geldik." dedi kısaca. "Asıl senin ne işin var burada? Sana içki yasak değil miydi?"

"Yuh," diye tepki verdim istemsizce. "Sen nereden biliyorsun?"

"Bilirim ben kızım." dedi gülerek. "Anlat bakalım, ne derdin var?"

"Evgin..." dedim titreyen sesimle. "Beni sevmiyormuş."

"Nasıl?" dedi yanımdaki bar sandalyelerinden birine oturarak. "Saçmalama."

"Bildiğin." dedim fondip yaparken. Barmenden bir tane daha getirmesini istedim. "Seni hiçbir zaman sevmeyeceğim dedi bana ya..."

Barmenin getirdiği içkiyi saniyeler içinde kafama dikerek bitirdim.

"Yavaş!" diye bağırdı Kardelen kadehi elimden alarak. "Ne oluyor, baştan anlat şunu."

En baştan başlayarak ne olduğuysa anlattım.

"İki tarafında kendince haklılıkları var." dedi Kardelen. "Bunu aranızda çözmeniz gerekiyor Ezgi. Özür dilerim."

"Çözeceğim ben." dedim gülümseyerek. "Hem de en kısa yoldan."

Kardelen her ne kadar merak etse de sormaya korkmuştu. Gerçi sorsa da anlatamazdım çünkü beni engellerdi.

Akşam saatleriydi ben gece kulübünden çıkarken. Bu sefer geçen gün olduğu kadar beter değildim, araba kullanabilirdim.

Arabayı çalıştırıp yol alırken aklımda tek bir şey vardı, kendimce her şeyi çözecek olan planım.

Arabamı Ateş'in mekanının önüne çektiğimde derin bir nefes aldım.

Bu işin geri dönüşü yoktu.

Siyahlar içinde giyinen bir adam arabanın kapısını açmıştı. Beni tanıyordu, arabamın plakasını da biliyordu.

"Buyurun." dedi eliyle binanın kapısını gösterek. Başımı salladım ve yanından geçtim.

Binanın önünde ızbandut gibi dikilen adamlar geldiğimi görünce bakışlarını bana çevirdiler.

"Hoş geldiniz Ezgi Hanım." dedi ikisi aynı anda. Burada beni tanımayan yoktu.

Onlara cevap vermeden içeri geçtim. Ateş karşımda, şaşkınlıkla beni izliyordu.

"Sen uğrar mıydın buralara?" diye sordu şaşırmış bir şekilde.

"Senden bir şey istemeye geldim." dedim ve emin olmak için son bir kez planımı gözden geçirdim.

"Ne istersen." dedi meraklı bir halde.

"Bana..." dedim gözlerimi kaçırarak. "İğne ver."

"Ne?" dedi afallayarak. Bu tepkisini tahmin etmiştim. "Olmaz, yapamam. Yapmam."

"Hani ne istersem yapacaktın?" dedim onu köşeye sıkıştırarak.

"Seni tehlikeye atmam ben." dedi. "Konu burada bitmiştir."

"Eğer verirsen..." diyerek adımlarını durdurdum Ateş'in. "Evgin'den kurtulmak için her şeyi yapacağım."

"Her şeyi mi?"

Başımı salladım. Onu nasıl ikna edeceğimi biliyordum.

"Her şeyi."

"Peki o halde." dedi ve adamlarından birisine döndü. "Getir, yüksek doz olmasın."

"Hemen patron." dedi siyah takım elbiseli adam. İçeriye gitti ve kısa sürede iğneyi Ateş'in eline bıraktı.

"Al bakalım." dedi ve iğneyi uzattı. Tam alacakken elimi geri çektiğinde ona soran gözlerle baktım.

"Her şeyi yapacaksın?" dedi soru sorar gibi.

"Yapacağım." dedim, iğneyi tekrar uzattığında aldım.

İğnenin kapağını ağzımla açıp kapağı yere fırlattım. Hiç düşünmeden iğneyi koluma sapladım.

"Ben de seni sevmeyeceğim Evgin." dedim Ateş'in duymayacağı şekilde.

Uyuşturucuyu damardan aldığım için oldukça hızlı etki etmişti. Saniyeler içinde kendimi yerde bulmuştum. Gözlerimi kapattım ve...

Bir daha uyanmak istemeyeceğim rüyalara daldım.

Rastlantıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن