48. Bölüm: Ateşkes.

28 6 4
                                    

Evgin odada volta atarken ben yaramazlık yapmış çocuk gibi oturuyordum.

"Nasıl yaptın bunu? Haline bak!" dedi sinirle.

"Ne oldu, beğenemedin mi?" dedim umursamazca.

"Uyuşturucu almak ne demek?" dedi sakince. "Sana gizlice uyuşturucu verildiğinde neler olduğunu hatırlamıyor musun?"

Göz devirerek omuz silktim.

"O zaman verildiğinden haberim yoktu. Şimdi var."

"Saçma sapan konuşuyorsun." dedi bana arkasını dönerek.

"Saçma sapan konuşan sensin." dedim ayağa kalkarak. "Beni sevmiyorsun, değil mi? Sana ne o zaman benim ne yaptığımdan?"

"Bak." dedi bileğimi sıkıca tutup beni kendine çekerek. "Seni sevmediğim, sana bir şey olduğunda ses çıkarmamam anlamına gelmiyor. Beni sinir etme."

"Sen!.." derken elimi karnıma götürüp gözlerimi kapattım. Midem bulanmıştı. Uyuşturucunun etkilerinden yalnızca biriydi.

"Ne oldu?" dedi Evgin bana yaklaşarak. Sesinde biraz olsun endişe vardı.

Gözlerimi ona çevirip konuşmaya devam ettim.

"Sen bana karışamazsın." dedim sertçe.

"Karışırım. Benim-"

"Benim, ne?" diyerek ona yaklaştım. "Senin soyadın Yesari mi? Sen ülkenin en zengini misin? Senin ne, söyle!"

"Benim!.." dedi öfkeyle. "Karım sensin."

Bunu diyeceğini tahmin bile edemezdim, bu yüzden şaşkınlığımı gizleyememiştim.

"Bu bana karışabileceğin anlamına gelmez." diyerek geri çekildim ve kavgamızı sonlandırdım. Odadan çıktım sessizce. Oradan da dışarı, gece kulübüne...

Günler böyle geçiyordu. Sabahları üstümü değiştirmek için eve gidiyor, akşam gece kulübüne ve gece de Ateş'in mekanına...

Hiçbir şey yiyemiyor, su bile içemiyordum. Midem alt üst olmuştu ve tek sebebi uyuşturucuydu.

Günlerdir aklımda deli sorular vardı. Ateş bu malları kimden alıyordu? Kime satıyordu? Bir ortağı var mıydı? Varsa kimdi...

Bunları öğrenmeden içim rahat etmezdi.

Akşam gece kulübünden çıkıp Ateş'in mekanına gelmiştim.

Ben yine maddeden dolayı uyuklarken Ateş'in telefon konuşmasını duydum. Yan odada, kendi odasında biriyle konuşuyordu.

"Tamam, halledeceğim. İçin rahat olsun." dedi gergin bir şekilde.

Merakıma yenik düşüp ayağa kalktım ve kulağımı duvara dayayıp dinlemeye başladım.

"Sen dert etme böyle şeyleri." dedi ve iç çekti. "Her şey yoluna girecek..."

Bir kızla konuşuyordu. O an için paramparçaydı. Evgin zaten aldatıyordu beni. Şimdi de Ateş mi?

"Tamam. Yarın akşam, bizim oradaki restoranda buluşalım."

Duygusallıklarımı bir kenara bırakıp neyle ilgli konuştuklarını düşünmeye başladım. Sorularımın cevabı o kızda gizli olabilir miydi?

O kız kimdi...

Hayal kırıklığıyla tekrar yattığımda Ateş'in odama geldiğini duydum. Uyuma numarası yapmam şarttı.

Kapı açılır açılmaz gözlerimi kapattım. Ateş sakince yanıma geliyordu, hissediyordum. Yanıma eğildiğinde kokusunu içime çekme fırsatı yakalamıştım.

"Her şey yoluna girecek..." dedi saçlarımı okşayarak. "Değil mi güzelim?"

Girecek, demek istedim o an. Her şey yoluna girecek, sevgilim.

Sesi o kadar çaresiz çıkıyordu ki...

Alnıma bir öpücük bıraktıktan sonra odadan çıktı. Gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim ve uykuya daldım.

Ertesi gün...
Sabah kalkar kalkmaz Ateş'in mekanından ayrıldım ve eve geldim. Odamızın kapısını açar açmaz Evgin'le karşılaştım. Onun şirkette olduğunu sanıyordum ama burada olması işime gelmişti.

Göz göze geldiğimizde gülümsemeye çalıştım ve sessizliği bozdum.

"Ateşkes ilan ediyorum."

RastlantıWhere stories live. Discover now