-2-

121K 1.8K 278
                                    

Üçüncü ve dördüncü bölümlerin birleştirilerek düzenlenmiş hâlidir. İyi okumalar dilerim 🖤

.......

Aklı hala o cümledeydi Zival'in.

"O benim için arkadaştan öte bir şey olamaz!"

Kafasında oluşan karışıklık kördüğüm olmuş açılmıyordu. Ağlamak istemiyordu ama bu gidişle ağlayacaktı. Vücudunda zelzeleler yaratmıştı bu cümle. Canı çok fazla acıyordu. Sarhan'ı sevmek canını çok acıtıyordu.

Zival'in kenarında oturan İdal'in bakışları arkadaşına kaydı. Görmüştü işte o cümleyi. Biliyordu arkadaşının yıkılacağını, o yüzden okumasını istememişti lakin inatçı arkadaşı ne yapıp edip okumuş ve kendini üzmüştü. Daha fazla dayanamayıp tableti Zival'in elinden çekti. "Tableti çekmek istedim ama vermedin. Böyle olacağını biliyordum işte." diye mırıldandı üzgün çıkan sesiyle.

"O... Beni... Sadece arkadaş olarak gördü. Ben bunu bir kez daha beynime kazıdım İdal! Ben bu gerçeğin bir kez daha farkına vardım. Resmen adımı bile duymak istemiyor." Gözlerinden bir damla yaş süzüldü. Kimse görmesin diye eliyle hızla sildi.

"Tamam Zival. Bak herkes buraya bakacak. Uzatma bence. Hadi, hem okula geldik. Toparlanmalısın."

Servis okulun önünde durunca Zival hemen kendini toparladı. Arkadaşlarının ve öğretmenlerinin onu böyle görmesini istemiyordu. Servisten inip okulun bahçesine girdi. Bir mumya gibi yürüyüp herkese zombi bakışı atıyordu. Yaşadığı olay yenilir yutulur cinsten değildi. Düşünürsek, sevdiğin insan senin en yakın arkadaşını seviyor. Üstelik sana senin onu sevdiğini bilmesine rağmen, arkadaşı olarak gördüğünü söylüyor! Bu Zival açısından çok kötü bir olaydı.

"Zival, dikkat çekiyorsun." dedi kısık sesle İdal.

"Elimde değil."

"Sadece biraz daha mutluymuş gibi görün."

"Bir yıldır yaptığım gibi mi? Sende haklısın. Ne de olsa ustalaştığım bir alan. Mutluymuş gibi görünmek."

"Öyle demek istememiştim, biliyorsun." dedi İdal mahcubiyetle. Arkadaşı her cümleyi yanlış anlıyordu.

Zival ağlayarak bir sonuça varamayacağını anlayıp toparlandı. Toparlanmak zorundaydı. Böyle yaptıkça üzülüyordu. Üzüldükçe iş çıkmaza sürükleniyordu. Gerçi çıkmaza sürüklenen şey, artık daha ne kadar sürüklenebilirse...

✴✴✴

"Aç artık şu telefonu!" diye mırıldandı Zival odada volta atarken. Açmayacaktı işte. Hande yine şu telefonlara cevap vermemeye huyuna başlamıştı. Aylar sonra Hande yine Zival'in aramalarına cevap vermiyordu.

Mesajlaşmalarını okuduğu günden sonra Hande'yi aramış, gerçekleri bir kez de ondan dinlemişti Zival. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Hande'yle konuştuğunda Hande, Sarhan'ın onunla hiç iletişime geçmediğini söylemişti. Belki de Sarhan Hande'yi unutmaya çalışıyordu. Olamaz mıydı? Olabilirdi.

Ofladı sıkıntıyla. Bu sıralar Hande'ye ulaşamıyordu Zival. Bu durum şüphelenmesine neden oluyordu. Malum, ne zaman Hande bu telefonu açmasa Zival'den bir şey saklamış oluyordu. En sonunda dayanamayan Zival bugün Hande'yi aramıştı. Biraz azarlayıp kapatmıştı. Kapatırken de onu tekrar arayacağını ve arandığında açmasını söylemişti.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now