~11~

24.8K 790 200
                                    

Herkes hastaneye akın etmişti sanki. Alkan Hastanesi'nin içi de tıpkı dışarısı gibi kalabalıktı. Ardıl ağanın tüm sevenleri ve akrabaları duyduğu gibi hastaneye gelmişlerdi.

Sarhan ağa hastanenin bir köşesinde gözleri dolu bir şekilde beklerken Zival hanım bir kere bile eşinin yanından ayrılmamıştı. Sarhan ağa için Ardıl ağa çok önemliydi. Babası öldükten sonra ona babalık yapan amcasıydı. Amcasının kaybetme korkusuyla birlikte o günleri hatırlamıştı... Babasıyla annesinin öldüğü zamanları. Şimdi aynı acıları bir kez daha yaşıyordu adeta. Evet, Ardıl ağa artık yaşlanmış olabilirdi ama Sarhan bey onu bırakmak istemiyordu. Amcasını nasıl bırakabilirdi? Yıllarca ona hem babalık hem de amcalık yapmış adamı bırakabilir miydi? Hangimiz bırakabilirdik?

Şilan ve Amerika'dan haberi duyduğu gibi gelen Miran başka bir köşeye geçmişti. Başını abisinin omzuna yaslayan Şilan, Ardıl dedesinin bir an önce uyanmasını istiyordu. Babasının amcası olsa da Ardıl ağa onların dedesiydi. Babalarına babalık yapan adamı nasıl dedeleri olarak görmezlerdi? Üstelik Ardıl ağayı hepsi çok seviyordu. Ardıl ağa da hepsini çok seviyordu.

Almila ve Berkan'ın düğününden hemen sonra çiftlikteki eve gitmişti Ardıl ağa. Orada biraz kalıp şehir hayatından uzaklaşmak istediğini söylemişti. O yüzden düğünden sonra kimse onu görmemişti Sarhan ağa dışında. İki günde bir amcasının yanına gidiyordu ve en son bu sabah gittiğinde hiç iyi bir şekilde karşılanmamıştı. Berkan'ın gidişi hakkında biraz tartışmışlardı. Ardından Ardıl ağa elini kalbine koymuştu. Zaten kalp rahatsızlığı olduğundan dolayı sürekli hastanedeydi fakat bu... Bu hepsinden daha farklıydı!

Almila annesinin yanında oturmuş herkesi bir bir inceliyordu ağlayarak. Ne olursa olsun o yaşlı adamı seviyordu. Kendi dedesi gibiydi bir bakıma. Her ne kadar onun gibiler yüzünden Berkan'la zorla evlenmiş olsa da şuan bunların bir önemi yoktu. Zaman lazımdı. Ardıl ağanın o ameliyattan bir an önce kurtulmasını bekliyordu herkes.

Adar ağa hastanenin koridorunda gözlerini gezdirirken bir köşede çökmüş kardeşi gözlerine takıldı. Zival hanım yanında olmaya çalışıyordu fakat hiç konuşmuyordu. Birkaç adım attı Sarhan ağanın yanına gitmek için fakat yanındaki Tuğberk bey kolunu tutup engelledi.

"Bence gitme Adar. Sinirli ve çok üzgün. Sana patlayabilir. Ben korkudan yanına yaklaşamıyorum."

"Onunla konuşmayı deneyeceğim Tuğberk."

"Ben önermiyorum." diye araya girdi Mert bey. Sarhan ağanın bu tür anlarda ne hâle büründüğünü hepsi çok iyi biliyordu. Bizzat geçmişte bu tür vakaları canlı canlı görmüşlerdi.

"Ben yine de konuşacağım." Kolunu kurtaran Adar ağa hem dünürü hem de kardeşim dediği adamın yanına gitmek için derin bir nefes aldı. Ne hissettiğini anladığı için yavaş adımlarla Sarhan ağanın yanına gitti. Güçlü olmalıydı. Ölen yoktu henüz. Herkes şimdiden çökmüştü.

Zival hanım Adar ağanın geldiğini görünce başını sallayıp kocasının yanından ayrıldı. Zival hanımın gitmesiyle de Adar ağa yere çökmüş bir şekilde dalmış arkadaşının yanına geçip elini omzuna koydu.

"Sarhan. Kendini çok çabuk bırakıyorsun."

Yerdeki bakışlarını kaldırıp kendisine bakan arkadaşına baktı Sarhan ağa. Az önceye nazaran şimdi biraz daha sakindi. Zival hanım onu sakinleştirmesini biliyordu. "Ne yapacağımı bilmiyorum Adar. En son yıllar önce bu kadar kötü olmuştum."

AŞİKÂR Where stories live. Discover now