-34-

30.7K 1K 597
                                    

Kırk dördüncü bölüm başlığı, otuz dördüncü bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤


...



İKİ HAFTA SONRA


İki hafta... On dört gün. Sarhan'ın Zival'in tavırlarını çektiği koskoca on dört gün ve her günü zehir gibi geçen saatler...

Genç adamı, karısının tavırları bir yana başındaki belalar zaten canından bezdirmişti. Bugün bu yataktan kalkacaktı. İki haftadır konakta cılkı çıkmıştı. Artık dışarıyı görmek istiyor ve intikamını almak istiyordu.

Hilda'ya hesap sormuştu. Genç kadın bir şekilde abisinin gönlünü almayı başarmıştı ama Havin ve Roja hanım konusunda Sarhan'ın yumuşayacağı pek söylenemezdi. Sarhan defalarca Ardıl ağaya Roja hanımın cezasını vermek istediğini söylese bile amcası kızmış ve o işi ona bırakması konusunda net bir şekilde uyarmıştı. Sarhan bu olaya müdahale ederse kesinlikle bir sorun çıkarırdı. O yüzden Ardıl ağa Roja hanımın cezasını kendi elleriyle verecekti. Kızına ise sırf hamile olduğu ve Civan izin vermediği için ceza veremiyordu. Elbet bütün bunların acısı çıkardı.

Genç ağa sonunda bugün yataktan kalkacaktı ve ilk işi Mert'in hapse tıktığı adamın yakasına yapışmak olacaktı. Tuğberk Korel'in sözünü söylemişti ve genç ağa bunun öcünü almadan asla durmazdı. Gerekirse o hapse girer, Korel'i gebertip öyle çıkardı. Bu onun yanına kâr kalmayacaktı.

Tuğberk ayrıca iki haftadır Korel'in onların nasıl olur da o nadir bilinen ormanda olduklarını öğrendiğini araştırıyordu. Sarhan'ın adamlarını tek tek sorguya almıştı ve hepsi olayla bir ilgilerinin olmadığını söylemişti. Peki onlar yerini söylemedilerse Korel nasıl nadir bilinen ormanda bulabilmişti Sarhan'ı? Hem adam da peşine takamazlardı çünkü Sarhan sıkı iş yapıyordu. Asla ama asla takip edildiğini anlayamayacak biri değildi. Öyleyse nasıl olmuştu bu iş? Öğrenecekti. Hele bir bu yataktan bugün kurtulsun çaresine bakacaktı.

Yarası iyileşmişti. Karısı ona çok iyi davranmasa bile Sarhan çabuk toparlanmıştı. Buna mecburdu. O kadar çalışan ona bakıyordu. Aşiret ağası olmak öyle kolay değildi. Bir aşiretin başında olmak kolay değildi. Artık güçlü olduğunu gösterme vaktiydi. Zaten epey fazla yatmıştı. Şimdi ayılmanın vaktiydi.

Karısı yatarken yataktan kalkıp banyoya girdi. Elini yüzünü yıkadı ve siyah takım elbisesini giydi. Sarp'ın hediye ettiği tespihini, silahını ve kol saatini taktı, eşyalarını aldıktan sonra karısına yaklaştı. Uyurken ne kadar da tatlıydı. Oysa uyanınca Sarhan'a cehennemi yaşatıyordu. Elbette Sarhan tüm bunları hak etmişti. Daha Zival'in yaptıkları azdı bile. Zival Sarhan'ın yaptığı her şeyden intikamını alıyordu. Almaya da devam edecekti.

Sıla'yla Zival'in arası yine eskisi gibi mükemmeldi. Sıla, Zival geri döndüğünden bu yana oldukça iyi olmuştu. En azından yüzü gülüyordu.

Elini karısının ipek saçlarına uzattı. Zival sırf onu deli etmek için her gece kısa gecelik giyip, saçlarını salıp öyle yatıyordu. Tabi genç ağa oldukça zorlanıyordu lakin Zival Sarhan'ın elini eline sürmesine bile izin vermiyordu. Genç adam sadece Zival uyurken gizli gizli kadının saçlarını okşayabiliyordu. O kadar pişmandı ki, bugüne kadar Zival'e yaptığı her şeyden köpek gibi pişman olmuştu. Tabi bu Zival için yeterli miydi? Hayır. Asla, asla yumuşamak yoktu!

Kadının saçlarını okşadı ve gözlerini kadının büyümekte olan karnında durdurdu. Çocuğunu hissetme şansı bile vermiyordu Sarhan'a. Her gece kadınının mükemmel bahar kokusuyla baş başa kalıyordu ve bu onun için oldukça zor oluyordu. Zamana bırakmaya niyeti yoktu. Bu işe artık el atacaktı. Madem iyileşmişti, bunun da hal çaresi olurdu elbette. Zival uyanmadan elini geri çekip ayağa kalktı. Aşağıya inip kahvaltı yapan amcasını ve küçük cadısını gördü. Sıla yerinden kalkıp abisine koştu. "Abi!"

AŞİKÂR Where stories live. Discover now