-42-

19.6K 1K 621
                                    

Elli ikinci bölüm başlığı, kırk ikinci bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Bebekleri?

Anneyi?

Kaybettik?

Konuşmak yasak gibiydi. Kimse tek kelam edemiyordu. Doktorun söylediği son söz herkesi içine çeken bir kara delik gibi düşüncelere ve şoka çekmişti.

Yıkılmıştı Sarhan. Duyduğu son söz beyninde tekrarlıyordu.

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Konuşmuyordu ve sadece boş gözlerle doktora ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Hâlâ kendine gelememişti genç ağa. Kadınına henüz yeni kavuşmuşken kaybetmek... Yüreği yanıyordu. Ciğeri sökülüyordu. Sanki canından can alınmış gibiydi. Enkaz altında kalan bir kazazede gibiydi adeta. Gözleri köyde Zival'in kollarında ağladıktan sonra ilk kez doldu genç adamın.

İlk başta beynindeki sesleri durdurmaya zorladı kendini...

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Bebekleri ve anneyi kaybettik!

Olmuyordu! Susmuyordu o sesler, kahretsin ki beyninde tekrarlıyordu. Ve sanki bir tümör gibi hızla çoğalıyordu. Yaşadığı acının tarifi unutulmaz anlar arasına girmişti. Dolan gözlerinden akan bir damla yaş sevdiği kadın içindi. Daha dün gece gönlünü tekrardan kazandığı ve bugün kaybettiği çocukluk arkadaşı, hayatının yoldaşı ve nefes alış verişlerinin sebebi içindi.

Dilsu, Sarhan'ın yanında duran kadın... Dün evlenmiş ve bugün arkadaşının ölüm haberini almıştı. Ameliyata girmeye çalışmıştı ama görevliler bu hastanenin doktoru olmadığı için ameliyata almamıştı. Gözlerinden akan yaşı ilk silerek tepki veren oydu. Mesleğinin gereği alışmıştı bu gibi durumlara lakin söz konusu kendi kardeşi ise... Şimdi anlıyordu ölüm haberini verdikleri aileleri. Demek onlar da bu denli acı çekiyordu. Şaşkınlığı üzerinden atmasında etkili olan ameliyathanenin içinden çıkan bir hemşireydi. Hızla kapısı açılan kapı kapanmadan hemşirenin omzuna çarparak ameliyathanenin içine girdi genç doktor.

Genç hemşire arkasından "Hanımefendi giremezsiniz! Hemen geri dönün! Güvenlik çağıracağım yoksa!" diye bağırmasıyla herkesin bakışları hemşireyi bulmuş ve doktor da kapıdan içeriye giren Dilsu'yu görünce korku seline kapılmıştı.

"Hanımefendi hemen çıkın oradan!" diye bağırmıştı doktor ama Dilsu çoktan ameliyathaneye girmiş ve kapı arkasından kapanmıştı. Tam doktor ve hemşire Dilsu'nun arkasından girecekti ki öyle bir şey olmamıştı. Neden mi? Çünkü herkes üzerindeki şaşkınlığı atmış ve aynı anda büyük bir hengame başlamıştı!

Rojin hanım, "Yavrumm!" diye feryat edip dizlerine vurarak yere yığılırken diğer herkesin ağlama sesleri hastaneyi inletti. Leyan hanım ağlaya ağlaya yere yığılan Rojin hanımın yanına giderken erkeklerin de gözleri yaşlıydı. Tuğberk doktoru tutmuş ve gitmesine engel olmuştu. Henüz konuşma bitmemişti. Böyle bir açıklama onun lügatında yoktu.

"Bu bir şaka mı?" diye sordu Tuğberk. Zival'in ölmesine çok şaşırmıştı. Bir insanın doğum yaparken ölmesi... Dayanamadı ve hâlâ cevap vermeyen doktorun yüzüne bir yumruk geçirdi ister istemez. Evet, bu çok yanlıştı ama dayanamamıştı. Doktor böyle susmaya devam ederken sakin kalması çok zordu.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now