-32-

30.9K 1.2K 1K
                                    


Kırk ikinci bölüm başlığı, otuz ikinci bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

"Kızın adını sayıklıyor ben ne yapabilirim acaba?"

"Hayır. Bırak sayıklasın Hilda."

"Welat bu kadar vicdansız olma. Lütfen."

"Hayır diyorum. Ablamı onun yanına koymam."

"Bırak girsin, daha yeni uyandı. Karısını görmeye hakkı var." diye kısık sesle konuştu Hilda lakin Welat'ın pek bir umursadığı yoktu.

"Karısına bağırıp hakaret ederken, karısı gözünün önünde kendine zarar verirken onun peki ablama bağırmaya hakkı var mıydı?" diyen Welat elini dayadığı pencereden çekip karısına keskin bir bakış yolladı.

Birkaç adımda kocasının yanına giden Hilda elini Welat'ın omzuna koydu. "Welat o benim abim... Beni kıracak mısın?" Omzunun üzerinden karısına bakmaya devam etti. Daha sonra kaşlarını yukarıya kaldırıp indirdi. Hilda sinirli bir şekilde elini kocasının omzundan çekti. "Zival belki kabul eder? Hem ben buraya, konağa geri dönmedim mi? Artık her şey yoluna girsin. Lütfen, hepimiz çok yorulduk. Bir fotoğraf hayatımızı yeteri kadar kararttı. Bence iyice düşün söylediklerimi."

Welat aslında karısına hak veriyordu. Bu zamana kadar çok acı çekmişlerdi. Zaten Sarhan'ın karısını yanına alacağını biliyordu ama ablası gitmeyi istemeyene kadar göndermeye niyeti yoktu. Dün gece Zival Sarhan'ın yanından çıkıp Welat'a 'Beni eve götür' deyince Welat ablasını itirazsız Acar konağına getirmişti. Tabi karısını da getirmişti. Hastanede korumalar, Ardıl ağa ve Tuğberk kalmıştı.

Bugün Hilda'yı tekrardan hastaneye götürmüştü. Ablası yatarken sabah erkenden hastaneye gitmişlerdi. Hilda Sarhan'ın odasından çıktığında Sarhan'ın Zival'in ismini sayıkladığını söylemişti. Karısını görmeye hakkı olduğunu söylemişti lakin Welat hep reddetmiş ve onu tekrardan konağa getirmişti. Konağa gelir gelmez Tuğberk Welat'ı aramıştı çünkü onlar gittikten sonra Sarhan uyanmıştı, uyandığı gibi Zival'i sormuştu. Hilda bunu duyunca odalarına çıktıkları gibi kocasını ikna etme derdine düşmüştü. Abisi o kadar acı çekmişti ve artık karısını görmeye hakkı olduğunu düşünüyordu ama inatçı kocası tarafından daima isteği reddedilmişti. Şimdi ise hâlâ izin vermiyordu Welat.

"Zival gitmek istemez." Welat pencereden uzaklaşıp yatağın üstüne oturdu.

"Soralım. Emin ol gidecektir."

"Hayır. Şuanda uyuyor. Bırak uyusun."

"Welat farkında mısın bilmiyorum ama saat öğlenin ikisi. Zival bu saate kadar uyumaz." deyip adımlarını kapıya yönlendirdi. "Ben gidip onunla konuşacağım."

"Hilda gel buraya!" diye bağırdı Welat arkasından ama Hilda çoktan odadan çıkmıştı.

Hilda Zival'in odasının önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı. Daha sonra yavaşça açtı ses gelmeyince. "Girebilir miyim?" Zival başını yatağın başlığına yaslamış bir şekilde elleri karnında, gözleri şiş bir şekilde dalmıştı. Hilda'nın sesiyle başını kapıya çevirdi. Kapının sesini bile duymamıştı. Ruh gibiydi. Başını ağır ağır salladı. Hilda Zival izin verince içeriye girdi. Arkasından kapıyı örtüp yatağında oturan kadına yaklaştı. "İyi misin?"

"Ne söyleyeceksen söyle ve çık!" Zival'in sesi netti. Hilda'ya karşı yumuşamayacaktı. Dün gerçekten ikisinin durumu iyi olmadığı için sarılmıştı ama bugün bilinci az da olsa yerindeydi. Bu kez kesinlikle ezilmek yoktu. Bebeği ona güç veriyordu. Zaten o güç olmasaydı dün kesinlikle hastanede kalırdı. Kocasının yanında... Ancak o eve gelmeyi tercih etmişti çünkü kocasının yanında durup daha fazla güçsüz görünmek istemiyordu.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now