-40-

19.4K 964 430
                                    


Ellinci bölüm başlığı, kırkıncı bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

4 AY SONRA

Ne çabuk geçmişti bu kadar zaman değil mi? Aylar geçmişti Zival ve Sarhan'ın köydeki konuşmalarının üzerinden. Zaten köyden o gün içerisinde -Sıla'nın yalvarmalarına rağmen zorla- dönmüşlerdi. Döner dönmez ise Zival şaşırdı. Leyan hanım tam da Sarhan'ın dediği gibi gerçekten kuma olarak gelmişti. Asıl Zival'i şaşırtan ise Tuğberk olmuştu.

Ardıl ağayı cici babası olarak kabul etmişti!

Çünkü öğrenmişlerdi Sarhan'la beraber onların bir zamanlarki aşkını. Anlayışla karşılamıştı ikisi de çünkü ikisi şuan deli gibi aşıktı. Tecrübeli oldukları için ses çıkarmamışlardı ki bu ikisinin açısından iyi olmuştu.

Tuğberk'in açısından bakıldığında yıllarıdır baba özlemi çekiyordu ve Ardıl amcası da hem babası hem de zaman zaman amcası olarak gördüğü adamdı. Annesi, kendisi evlendikten sonra asla yanında kalıp gelinine yük olmak istemezdi. Tek başına kalamayacağına göre Ardıl ağayla kalıp mutlu bir evlilik sürmesi onun lehineydi. Hatta annesi Ardıl ağayla evlendikten sonra daha mutlu olmuştu. Yani başlarda annesiyle ayrı evlerde kalacağını düşünüyordu ama annesi Ardıl ağa ile evlenince kesinlikle öyle olmamıştı. Ardıl ağa ve Sarhan'ın ısrarları yüzünden konakta yaşamayı, İdal'le beraber konağa yerleşmeyi kabul etmişti. Gerçi Sarhan İdal için pek istemese de Tuğberk için istiyordu. Tuğberk onun öz kardeşi gibiydi.

Sarhan açısından bakıldığında Roja hanıma amcasının verdiği cezayı uygun görmesi etkili olmuştu. Karısına yapılacak olan alçak planın içerisine istemeyerek düşen genç ağa, yengesine gram acımamıştı. Evet, yıllardır üstünde emeği olmuştu ama asla bir anne, evladı olarak gördüğü kimseyi üzmezdi. Oğlunun eşine -sevmediği kadın da olsa- böyle kötü davranmazdı.

Peki Roja hanım? O bu haberi duyunca ne yapmıştı? Şırnak'a, ailesinin yanına gitmeyi başta istemişti ama orada bu damgayla duramayacağını bildiği için bir ömür boyu Leyan'la karşılaşmak istememişti. Ardıl ağadan duyduğu cümle canını yaksa da belli bir süre sonra bu gerçeğe alışmış ve pişmanlık duygusu içersinde, bulunduğu çiftlikte kıvranmıştı. Üstelik bir daha çiftlikten asla konağa gidemeyeceğini bilmesine rağmen başta istemese de kabul etmişti bunu. Çünkü o konakta Leyan'ın değil yüzünü görmesi, sesini bile duyması onu deli ederdi.

Genç hanımağa ise aylardır içinde büyüyen bebeğiyle birlikte sabretmişti. Karnı burnundaydı ve hatta birkaç gündür dokuz ayını geçmiş bulunmaktaydı. Bu yüzden endişeliydi Zival. Bebeğinin neden dünyaya gelmediğini sorup duruyordu kendine.

Ara sıra Dilsu'ya sadece bebeğinin sağlığı açısından yemesi gerekenleri soruyordu. Hatta bir gün Dilsu ona, "Gebelikte çok önemli olan Folik asit (B9) erken doğumu önler, bebeğin sağlıklı gelişimini sağlar. B9 vitamini kan hücrelerinin yapımında, hücrelerin yenilenmesinde, karaciğerin çalışmasında etkili. Bu yüzden bol bol ıspanak, pırasa ve koyun karaciğeri yemelisin Zival." demişti.

O günden sonra dikkat etmişti alacağı vitaminlere. Hatta fazla B9 kullandığını düşündüğünü ve bu yüzden erken değil de geç doğum yapacağını düşünüyordu saçma bir şekilde. Yani hamilelik onun tamamen saçma ve karmaşık duygulara girmesine sebep olur olmuştu.

Bu süreç boyunca daima ağlayıp duruyordu gizli bir şekilde. Kocasından ayrı kalmıştı. Çünkü, Sarhan artık onunla pek ilgilenmiyordu. Zival gerçekten üzülüyordu. Aslında fazla naz gerçekten de Sarhan'ın canını sıkmış ve adamı pes edecek duruma getirmişti. Sarhan'ın davranışları İdal'i isteme akşamında başlamıştı. Sebebi yoktu, o geceye özel de değildi. Sadece Sarhan, Zival'in nazlı halinden ve uzadıkça uzayan o zaman faslından sıkılmış olabilirdi.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now