-44-

20.8K 1K 1.1K
                                    


Elli dördüncü bölüm başlığı, kırk dördüncü bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤
...

Yok...

Konuşan yok, herhangi bir eylem yok.

Sadece acı içinde inleyen iki kadın ve şaşkınlıkla açılan gözler var.

Sanki çiğnenmemesi gereken bir kuralmış gibi hareket eden yok. Sessizliğin boşluğuna düşmüş bedenler var.

(Yahu biriniz artık hareket etsin de ben de yazacak birşey bulayım canım.)

Başıboş bakışlar...

Ağır ağır hareket edip odanın bu efkar kokan atmosferinde hafif bir şekilde, ahenk içerisinde dağılan sesler kulaklara ulaşıyordu. Peki duyan var mıydı? Yaşadıkları şoktan...

Karısına bakan Welat gözlerini kırpmadan öylece bakıyordu. Ta ki Hande'nin bağırarak, "Ahhhhh, geldi..." demesine kadardı o boş bakışlar.

Hande'nin bağırmasıyla kendine gelen Welat son hızla yere düşüp ellerini karnına koymuş karısına baktı. Bebekleri henüz bir aylık dahi olmamıştı. Onun varlığına bu kadar kısa sürede alışmış olup bu kadar kısa sürede kaybetmek, çok acı vericiydi. Welat, sırf kendisi yüzünden bebeğinin ölmesine sebep olursa yaşayamazdı.

Hızını arttırıp karısının yanına gitti ve Hilda gibi yere çöküp ellerini tuttu acı içindeki kadının. Lakin bu tutuş o kadar kısa sürmüştü ki... Welat anlayamadan Hilda çoktan ellerini çekmişti. Gözlerinden sicim sicim akan yaşlar, yüzünü ıslatıp ışıktan dolayı parlıyordu. Baş örtüsü dağılmış saçlarını ele verirken bazı telleri ise ıslak yüzüne yapışmıştı.

"Hilda'm iyi misin?" diye sordu Welat. Endişeliydi ve Hilda'yla uğraşırken Hande'nin çığlıkları kulakları sağır ediyordu.

Başını Hande'nin olduğu tarafa çevirdiğinde Adar'ın da Hande'nin önünde oturup derin derin nefes alıp verdiğini gördü. Hemen ardından da Tuğberk'in sesini duydu.

"Dilsu bir şey yap!"

Tekrar önüne döndüğünde Hilda'nın gözlerindeki yaşların durmadığını ve kendisine nefretle baktığını görünce korkuyla gözlerini kaçırdı. O esnada Dilsu'nun koşarak Hande'nin yanına gidip oturduğunu gördü. Hande'ye galiba ilk müdahaleyi yapacaktı.

Gözlerini bu kez arkalarında olan Sarhan ve Zival'e çevirdi. İkisi de hâlâ şoktan çıkamamıştı. Öylece izliyorlardı ve Zival'in gözlerinde ifadesiz bir bakışla beraber saf bir korku vardı. Neyden korkuyordu? Welat bunu biliyordu ama karısı şuan bu durumdayken bunları düşünecek değildi zaten.

Katilliğinin canı cehenneme!

"Dokunma..." diyen Hilda'yla beraber ablasında dolanan gözlerini Hilda'nın üzerine çekti.

"Lütfen Hilda'm... Hadi bana tutun." deyip tekrar Hilda'nın eline uzanmıştı ki karısı ani bir şekilde bağırmıştı.

"Ahhhhh!"

Bu bağırmayla korkusu daha da artmış ve bir hışımla Hilda'yı kucağına almıştı. Zaten Hande'nin çığlıkları sayesinde gelen Leyan hanım ve Rojin hanım kapının hemen ardından, Hande'lerin arkasından zombi görmüş gibi onları izliyordu.

"Bırak.... beni bırak! Seni katil, pislik!" Ağlayarak Welat'ın göğsüne yumruk vuruyordu.

İki yaşlı kadın Hilda'nın dediğiyle dondu.

Rojin hanım oğlunun yaptığının açığa çıkmasıyla gözleri korkuyla açılıp eliyle de ağzını kapatırken, Leyan hanım da yüzünü buruşturdu. Ne oluyordu?

AŞİKÂR Where stories live. Discover now