-16-

35.8K 1.3K 210
                                    


Yirmi beşinci bölüm başlığı, on altıncı bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...


"Yarın kına yapalım diyorum." diyen Ardıl ağa tabağındaki peyniri ağzına koydu.

"Daha erken değil mi ağam?" diye utanarak soran Hilda'ya yaşlı ağa ters ters baktı.

"Değil." Önündeki ekmeği koparak karısına baktı yaşlı ağa. "Herkese haber ver Roja! Tüm Urfa gelsin düğüne."

"Olur ağam." diyen kadın sessizce yemeğini yiyen Zival'e baktı. Ama bu bakış öyle böyle değildi. Elinde olsa Zival'i parçalayacak daha sonra dört bir tarafa savuracaktı. Çünkü evin diğer çalışanlarından olan Dicle, Sultan abladan duyduğu kadarıyla Zival'in geçenlerde başının döndüğünü Roja hanıma söylemişti. Yaşlı kadın Zival'in gebe olduğunu düşünüyordu. Şimdiden bebeği düşürmek için plan yapmaya başlamıştı bile. Nasıl, nasıl olurdu da çarşafı görememişti aklına bile gelmemişti! Kendini Zival'e zarar vermeye kaptırmış olan Roja hanım için şuan hiçbir şey önemli değildi.

"Haydi ben gidiyorum. Size afiyet olsun." diyen Ardıl ağa ağzını bezle silip masadan kalktı. Yemeğini yiyen Sarhan'a bakarak devam etti. "Sen de şirkete geç oğlum." Başıyla onaylayan genç ağa son lokmasını ağzına atıp ayağa kalktı. Şirket lafını duyan Zival Sarhan'la ayağa kalktı. Sarhan göz ucuyla Zival'in ayağa kalktığını görünce öylece bakakaldı. Ardından amcasının arkasından salondan ayrıldı. Ardıl ağa konaktan çıkıp giderken Sarhan ceketini uzatan karısına oldukça şaşırmıştı. Karısının yine ceketi giydirmeyeceğini bildiği için kadının elinden alıp kendisi giydi.

"Hayırdır Zival, bir şey mi var?"

"Var." Sarhan tek kaşını kaldırıp Zival'i süzerken sordu. "Ne var?"

"Çalışan kadınlara istediklerini verdin mi? Bak beni onların gözünde yalancı konumuna düşürme. O insanların bana olan güvenlerini kaybetmek istemiyorum. Lütf-"

Sarhan konuşan kadının dudaklarına işaret parmağını 'sus' der gibi dayadı. Zival yerinde buzlaşırken Sarhan biraz karısına yaklaşarak mırıldandı sakin bir sesle. "Sakın! Sakın bir daha kimseye yalvarma! Bu ben bile olsam."

Dudağında Sarhan'ın parmağıyla öylece duran Zival sesini bulup konuştu. "T-Tamam."

"Ayrıca ben o konuyu hallederim dediysem hallederim, zaten hallettim." deyip parmağını Zival'den çekti. Zival'in kulağına yaklaşıp konağın kapısından çıkmadan önce fısıldadı. "Şaşırtıyorsun beni."

"Ne konuda?"

"Her konuda. Yavaş yavaş nasıl davranacağını öğreniyorsun."

"Ben nasıl davranacağımı sonradan öğrenmem senin aksine."

"Ne demek istiyorsun?"

"Gayet açık konuştum oysaki." diyen Zival sırıtmakla meşgulken Sarhan'ın kaşları çatıktı. Aslında Zival'in kastettiği şey Sarhan'ın ağa olduktan sonraki geçirdiği büyük değişimdi. Sarhan belki de bu yüzden anlamakta zorluk çekmişti ama Zival'in keskin cümlesinden sonra ne demek istediğini elbette anlamıştı.

"Madem öyle açık açık konuşalım." diyerek Zival'e daha fazla yaklaştı. "Evlendik, sen benim karımsın. Artık bunu ciddiyete taşımalıyız. Sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında?"

Sarhan'ın yakınlığı Zival'i deli etmek üzereydi. Şimdi birine yakalansalardı çok ayıp olurdu çünkü dışarıdan çok güzel bir yakınlıkları yoktu. Kocasını kendisinden uzaklaştırmaya çalışsa da belini sıkı sıkı kavrayan Sarhan buna müsaade etmemişti. Pes edip kendisiyle laf dalaşına girmek isteyen adamla uğraştı.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now