-12-

32K 1.4K 1.3K
                                    

Yirminci bölüm başlığı, on ikinci bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

Tesadüfler gerçek midir? Kaçımız tesadüfe inanırız?

Her şey tamamen bir tesadüfle mi gerçekleşir?

Hayatın her alanında hiç ummadığımız şeylerle karşılaşırız. Ama bunları tesadüf diye adlandıramayız. Çünkü her şey bir tesadüf değildir. Mesela bu hikayede yaşanan her şey Zival'in imtihanıydı. Bu Sarhan'ın Zival'le olan imtihanıydı. Tesadüf değildi!

Sarhan ve Zival birbirlerine şokta kalmış bir şekilde bakıyorlardı. Hâlâ çalınan alkış kulakları tırmalarken Sarhan kendine gelmeye çalışırken Zival sessizce ağlıyordu. İkisi de neredeyse iki haftadan sonra ilk kez birbirlerini görmüşlerdi. İkisi de olayın şokunu yaşadı bir müddet. Gördüklerinin birer yanılma olduğunu düşünecek durumda değillerdi.

İlk kendine gelen Sarhan olmuştu. Ayakta olan Adar ve Hande'ye baktı. Sevdiği kadın kayıp gitmişti. Aslında tam olarak şuan ne düşüneceğini, kimi düşünüp kime gideceğini kestiremiyordu. Ayakları Zival'e doğru giderken gözleri amcasında, aklı Hande'deydi.

Zival kendisine yaklaşan adamla korkmaya başladı. Kanı vücudundan çekilirmiş gibi oluyordu. Zival'in bu tepkisiyle Mert sakin sakin Zival'in baktığı yere baktı. Kendilerine doğru yaklaşan adamı fark edince diklenerek kendini hazırladı.

Ardıl ağa kendisine bakan Sarhan'ı görünce 'Hoşuna gitti mi?' bakışı attı. Bu bakışlara sinirlenen Sarhan gözlerini devirip yaşlı adamdan çekti ve Zival'in üstüne odaklandırdı. Yaşlı ağa Sarhan'ın hararetli bir şekilde başka yöne ilerlediğini anlayınca nereye baktığını anlamak için yerinden biraz doğrulup arkasına baktı. Gördüğü kişiyle tuhaf duygulara kapılırken gülümsedi. Çok şükür, dedi içinden! Çok şükür mü Sarhan'ın arkasından gözüyle birkaç korumaya işaret veren yaşlı ağa önüne döndü. Korumalar Sarhan'ın arkasından yürürken genç ağa şuan sadece günlerce deli gibi aradığı Zival'in üzerinde yoğunlaştırmıştı bakışlarını.

Zival kendisine yaklaşan adamla bir adım geriye gitti. Eli eteğini sıkarken bir yandan ecelinin gelişini izliyordu. O an lanet etti! Keşke, dedi. Keşke gelmeseydim, dedi. Ama bir kere Mert'in sözlerine onay vermişti. Yapacak bir şeyi yoktu. Resmen kendi ayaklarıyla kendini ateşe atmıştı. Zival her ne kadar çabalasa da Mert'in ısrarı yüzünden ve başlarına gelen o talihsiz olay yüzünden kabul etmek zorunda kalmıştı. Nereden bilebilirdi ki Sarhan'ın bu düğünde olacağını? Tahmin edememişti. Zeki bir kızdı ama bunu tahmin edememişti!

Avucunu sıka sıka Zival'e doğru ilerleyen Sarhan en sonunda kızın karşısında durdu. Zival bir adım daha geriye gidecekti ama Mert onun kolunu tutmuştu. Sarhan'ın bakışları Zival'in kolunu tutan adama döndü. Bu densiz kimdi? Ne işi vardı 'sözde' karısının yanında? Gözlerinden ateş fışkırtan Sarhan, öyle bir bakış attı ki Zival yerin dibine gömüldü adeta.

"Gel buraya!" diye tısladı Sarhan. Zival başını olumsuz anlamda salladı. Biliyordu ki gidişi olursa geri dönüşü olmayan bir yola girecekti. "Hemen, şimdi yanıma geliyorsun Zival!" diyen Sarhan bir yandan Mert'i öldürecekmiş gibi bakıyordu.

"Gelmiyor!" diyen Mert Sarhan'a meydan okudu. "Ne yapacaksın?"

Sarhan boynunu kütletip parmaklarına da aynı işlemi uyguladı. "Karıma ne yapacağımı sana mı soracağım lan?!"

Mert gülmeye başladı. Sarhan pişkin pişkin gülen adamı bu gülüşlerinde boğmak istedi. Onları izleyen Elvan, korkudan ne yapacağını bilemedi. Bildiği tek şey hapı yuttuklarıydı çünkü her şey tam olarak bittiklerini işaret ediyordu. "Karın mı?" diye alayla sordu Mert. Sarhan Mert'e cevap verme gereği duymadan Zival'e doğru birkaç adım attı. Lakin o sırada Mert, Zival'i arkasına aldı. "Yavaş ol ağa!"

AŞİKÂR Where stories live. Discover now