-38-

27.9K 1K 511
                                    

Kırk sekizinci bölüm başlığı, otuz sekizinci bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

Mutluydu. Uzun bir aradan sonra ilk kez hem ağlayıp hem gülüyordu. Zival'in şuan ki duygularının tarifi hiçbir kitapta yoktu. Olamazdı çünkü. Bir annenin gece gece kalkıp bebeğinin istediğini yapması, özellikle de gece gece bol acılı bir çiğköfte hazırlığı yapması tuhaftı. Ağzı öyle bir sulanıyordu ki hızla damın merdivenlerinden inip kendini mutfağa atmıştı. Gece gece çiğköfte aşkına gözlerini devirip mutfağın ışığını açtı. Etraftan çıt sesi dahi gelmiyordu çünkü bu saatte herkes yatmış olurdu. Konakta avlunun ışıkları ve konağın etrafındaki özel aydınlatıcılar dışında hiçbir ışık yoktu. Zival hemen çiğköfte hazırlıklarına başladı. Aylar sonra ilk kez aşermenin mutluluğunu doyasıya yaşamak istiyordu.

Misafirleri geldiğinde akşamdan kalma çiğköfte olduğunu düşünerek dolabı açmıştı lakin dolapta yemek kalmamıştı. Kalan yemekler genellikle evli korumalara verilir, evlerine götürürlerdi. Sultan hanım yüzde doksan öyle yapmıştı çünkü akşamdan kalan yemek kalmamıştı. Bu demek oluyordu ki Zival'in kollarını sıvaması gerekirdi. Çünkü bizzat kendisi çiğ köfte yoğuracaktı.

(Arkadaşlar hazır olun, size Urfa usulü Çiğköfte tarifi vereceğim ;)

İlk önce genç hanımağa yere bir sofra serdi. Kapaklı dolapların birinden bir tepsi çıkardı. Daha sonra etrafı kurcalayıp köftelik bulguru buldu. Köftelik bulguru yerdeki sofranın üzerine bırakıp tekrar ayağa kalktı. Asıl işin püf noktası olan, Urfa usulü yapılmış olan acı, kıpkırmızı pul biberin kavanozunu sofranın üzerine bıraktı. Tuz, kekik, karabiber, ev yapımı veya hazır domates salçası derken tüm baharatlar hazırdı. Hepsini bir bir sofranın üzerine bıraktıktan sonra buz dolabına tekrar yönelip içinden bir adet domates ve bir demek maydanoz çıkardı. İki adet de yumurta çıkarmıştı. Çünkü çiğ etle yapılan çiğköfte istemiyordu canı. Şuan yumurtalı çiğköfte istiyordu.

Çıkardığı yumurtaları tezgahın üzerine indirirken maydanoz ve domatesi bir güzel bol suyla yıkamıştı. Yıkadıktan sonra onları da yerdeki sofranın üzerine indirmiş ardından bir adet soğan bulup geri dönmüştü.

Sofranın üzerine oturup daha sonra altındaki sofrayı dizlerine kadar çekmişti. Bu akşam bu köfteyi yiyecekti! Başka çaresi yoktu!

Sofranın üzerindeki tepsiyi önüne çekti. Daha sonra köftelik bulguru gelişigüzel tepsiye ekledi. Ardından eklediği bulgura uygun ölçüde domates salçası ekledi. Tüm baharatları koyduktan sonra eline bu kez Urfalıların değmiyle isot yani pul biberin kavanozunu eline alıp içine canı istediği kadar döktü. Çiğköftede pul biberin sınırı yoktu Urfalılar için. İstediğin kadar koyabildin!

Tüm herşeyi koyduktan sonra bir bıçak ve yemek tahtasını sofranın üzerine indirdi ve başladı domates ve soğanı doğramaya. Onları tepsiye ekledikten sonra maydanozları kıydı lakin onların şimdi eklenmemesi gerekiyordu. O yüzden kıyılmış maydanozları yemek tahtasının üzerinde bırakıp tekrar ayağa kalktı. Tezgaha gidip yumurtaları bir kasenin içinde kırdı ve çırptı. Kapaklı dolaptan bir tava bulup ocağın üzerine indirdi. İçine bolca yağ döktükten sonra ocağın altını açmadan musluğa yöneldi. Yağı şimdi kızartmayacaktı çünkü o işlem bitişe yakın olurdu.

Ellerini bol köpük yapıp, suyla yıkayıp yoğurma işlemi için sofraya geri döndü. Eldiven falan kullanmayacaktı. Çiğköfte, elin lezzeti girmeden anlaşılmazdı tadı. Elinin lezzeti değecekti. Bir sürahiye su doldurup onu da sofranın üzerine indirdi. Sofrayı dizlerine kadar eskisi gibi çekip oturdu. Hazırladığı tepsiyi önüne çekti. Yoğurmaya başlayacaktı ki Sarhan'ın sesini duydu ve bakışlarını tam karşısındaki mutfak kapısına çevirdi. Kocası bir eli gözünde diğer eli de kapı pervazına dayalı bir şekilde kendisine bakıyordu. Çocuğunun marifetini görmeye gelmişti herhalde.

AŞİKÂR Where stories live. Discover now