-24-

24.7K 1.2K 217
                                    

Otuz dördüncü bölüm başlığı, yirmi dördüncü bölüm olarak değiştirilmiştir. İyi okumalar dilerim 🖤

...

Elindeki kağıdı sıkıp odanın bir köşesine fırlattı Sarhan. Sinirden deliye dönmüş bir şekilde yere düşürmüş olduğu sandalyeye bir tekme daha geçirip ellerini saçlarından geçirdi. Kafayı yemek üzereydi. Öyle ki ne yapacağını bilmeden bir o ana bir bu yana gidip geliyordu. Elindeki fotoğrafa bir kez daha tiksinerek baktıktan sonra ceketinin iç cebine koydu. En son dayanamayan adam bağırarak odadan çıktı ve kapıyı kırarcasına arkasından çekti. Şirketten ayrılırken korumalar peşindeydi. Mustafa Sarhan'ın yanına gidip ellerini önünde bağlarken bir yandan soru soruyordu.

"Ağam kötü bir şey mi oldu? Ne gördün odada? Gelen paketin içinde ne vardı? Neden sinirlendin böyle?"

Sinirden dişlerini sıkan Sarhan, Mustafa'nın sorularına cevap vermeden arabaya bineceği sırada korumalardan biri ondan önce şoför koltuğuna oturunca o tarafa gidip bağırdı. "İn lan arabadan! Daha kaç kez diyeceğim size!"

"Olmaz ağam."

Zaten sinirli olan Sarhan'ın sinirleri tavan yapmıştı. Şoför koltuğuna oturan adamın yakasından tutup çıkarınca bir kafa attı. Koruma yere düşerken Sarhan arabaya binip gaza basarak konağa sürdü. Bu sinirle yarına kalmazdı. Acaba bu kez Zival'i ne ile suçlayacaktı? Acaba bu kez Civan yüzünden başına neler gelecekti?

✴✴✴



Uyuyan Zival kapısı çalınınca gözlerini zorlukla açtı. Kapıya doğru bakıp 'Gir' komutunu verince Sultan hanım elinde tepsiyle odaya girdi. "Sana yemek getirdim. Eğer uyuyacaksan sonra yersin hanımım."

Karnı hâlâ aç olan Zival bir o kadar da uykuya açtı. Gözlerini hafif kısıp Sultan hanıma baktı. "Sultan abla sen onu masanın üstüne bırak. Ben birazdan yerim."

Başıyla onaylayan kadın elindeki tepsiyi masanın üstüne indirip çıktı. Zival cebinde olan telefonu çıkarıp saate baktıktan sonra tekrar hırkasının cebine yerleştirip kafasını tekrardan yastığa indirdi. Saat akşamın 11 olmuştu ve kocası hâlâ ortalıkta yoktu. Endişe etmemek için kendini sıkan Zival gözlerini kapatıp uykusuna devam etti. Henüz beş dakika bile uyuyamamıştı ki kapısının kırılırcasına açılması ve içeriye bir adet öldürücü bakışlar yollayan kocasının girmesi bir olmuştu. Şaşkınlıkla Sarhan'a bakarken adam elini ceketinin iç cebine koydu. Büyük bir nefretle cebinden resmi çıkarıp yatakta uyuyan karısının üstüne attı.

Endişeyle yerinden doğruldu ve yatağın üstüne düşen resmi kaldırdı. Resme bakmadan sordu. "Sarhan neler oluyor?" Zira Sarhan'ın değişen tavırlardan gram bir şey anlayamıyordu.

"Konuşma! Sadece bana mantıklı bir açıklama yap!" diye bağırdı.

Anında susan Zival sanki devaju yaşıyor gibiydi. Sanki bu ana benzer bir şeyi Civan yüzüğünü aldığı zaman ve Sarhan'a o iğrenç mektubu yolladığı zaman yaşadığını anımsamıştı. Başı dönmeye başlayan kadın elindeki resme baktı. Bu, bu resim... Ama nasıl olur? Bu imkansızdı! Bu fotoğrafı kim çekmişti?

"Hemen bana açıkla!" diye bağırdı Sarhan. Adamın sesi Zival'in kulaklarında tekrarlanırken panikle yataktan kalkıp Sarhan'ın önünde durdu.

"İnanmıyorum sana Sarhan. Gerçekten buna inanıyor musun?"

"Neye inanıp inanmayacağımı sana mı soracağım?" Sarhan Zival'in kolunu tutup sıkmaya başladı. Sarhan'ın tuttuğu kolu acırken dakikalar içinde canavara dönüşen adamın içindeki aşka inanamıyordu. Bu, bildiği Sarhan değildi! Eski Sarhan geri dönmüştü! Yine o cani Sarhan belirmişti karşısında. Yine ve yine ağa moduna giren Sarhan karşısında tüm heybetiyle duruyordu.

AŞİKÂR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin