-6-

34.5K 1.4K 222
                                    

Onuncu ve on birinci bölümlerin birleştirilerek düzenlenmiş hâlidir. İyi okumalar dilerim 🖤

...




Bazen istersin, olmaz. Çok istersin, yine olmaz. Varlığın pahasına istersin yine olmaz. Çünkü olmamasında bir hikmet vardır. O senin çok istediğin, Allah'ın istemediğidir. Çünkü evvelinde ahirinde, mutlaka sana bir zararı dokunacaktır.

Kötü ne varsa eşittir, şeytandır. Eğer Allah ile olan irtibatını kesersen bu sefer şeytanla muhabbetin başlar. Zira nefis böyle açıkgözdür ki sen daha kapıyı açmadan anahtar deliğinden giriverir kalbine... Kalp de ev sahipliği yapacak olan yerdir bu nefse. Aynı Civan'ın Zival'i kalbine aldığı gibi. Adam evin hizmetçisi sandığı kıza aşık olmuştu. Havin'e karşı da hisleri vardı ama Zival'i görünce çok daha tuhaf hissetmişti. Kahveleri getiren hizmetçi sanığı kızı görünce gözleri sonuna kadar açıldı. 'Aman Allah'ım' dedi içinden. 'Sen nereden çıktın?' diye düşündü. Gözleri kızın üstünde gezinirken aklı oldukça karışmış gibiydi.

Sarhan'a gelirsek babasının ismini duymasıyla konuşan kişiye bakmıştı. Hatta öyle bir dalmıştı ki içeriye kahveleri getiren Zival'i bile görmemişti. Ardıl ağanın Sarhan'ın ayağına çaktırmadan vurmasıyla Sarhan düşüncelerinden sıyrıldı. Kapıya baktığında kahveleri getiren karısını gördü. Tüm gözler içeriye giren Zival'e odaklanmıştı şimdi. Zival'in üstündeki elbisenin aslında ona ne kadar yakıştığını gördü. Bir kırmızı bu kadar mı yakışırdı insana? Halbuki elbise sıradan basit düz bir elbiseydi, üstüne taktığı krem şalıyla mükemmel uyum sağlamıştı lakin yine de Sarhan Zival'i sevmiyordu. Dudak uçuklatacak güzellikte bir karısı vardı ama onun gözü hâlâ Hande'den başkasını görmüyordu. Kendisini sevdiği kızdan ayıran bu kadını hiç sevmeyecekti, Sarhan'a göre en büyük doğru buydu.

"Hoşgeldin kızım. Geç, ağaların elini öpüver." Zival, Ardıl ağanın sözüyle diğer ağaların elini saygıda kusur etmeyecek bir naziklikle öptü. Herkesin gözü üzerindeyken rahat hareket edemiyordu. Zaten mutfakta Sultan ablanın "Senin için geldi ağalar. Kahveleri götür, misafirlere bir görün. Hepsi görsünler seni." demesi üzerine gelmişti buraya ama şuan çok pişmandı.

Sarhan herkese ürkekçe yaklaşan karısına bakmayı kesip etrafına baktı. Gördüğü kişinin karısına bakmasıyla şaşkına döndü. Civan karısını yiyecekmiş gibi bakıyordu. Koskoca Mardin'in ağası asla kendisine yakışan tavrı sergilemiyordu. Hem de kuzeniyle sözlü olan biri olarak! "Hayırdır Civan?" diye sordu Sarhan neden bu kadar asabileştiğini bilmeden. Sesinin sert çıkmasının sebebi neydi? Zival'i umursadığı yoktuysa neden bu kadar sinirlenmişti? Az önceye kadar Zival'i kıskanmadığını iddia ediyordu oysaki.

Civan, Zival'in ağaların elini öpüşünü itinayla izledi. Her ne kadar Ardıl ağanın bu hizmetçi kıza böyle neden naif davrandığını anlamasa da takmadı. Şuan Zival'e bakmaktan büyük bir haz alıyordu çapkın ağa. Bakmaya devam ederken Sarhan'ın sözüyle kendine gelip kızgınlıkla gözlerinin içine bakan adama döndü. "Hiç, Sarhan ağa." dedi dalgın bir sesle. Kafasında birkaç soru vardı. Sormadan rahat etmeyeceğini bildiği için dayanamadı. "Bu çalışanı ilk kez gördüm burada. Yeni mi burada?"  diye sordu büyük bir merakla gözleriyle Zival'i işaret ederek.

Zival Civan'ın sözledikleriyle gözlerini sonuna kadar açtı. Sarhan ise şaşkına döndü. Öyle bir şaşırdı ki ağzı aralık kaldı. Az önce ne duymuştu Civan'ın ağzından? "Ne diyorsun sen Civan ağa? O benim gelinim, senin de hanımağandır!" diye kükredi Ardıl ağa sinirle.

Zival'in bu yakıştırmaya gözleri dolmuştu ister istemez. Ona resmen hizmetçi denilmişti ve Sarhan hiç sesini çıkarmamıştı. Aslında hizmetçi olarak görülmesi değildi tüm mesele. Sarhan'ın tek kelime dahi etmeyişiydi. Her ne kadar birbirlerine karşı soğuk olsalar bile sonuç olarak Allah katında Sarhan'ın karısıydı. Böyle sessiz kalışı Zival'i delirtmişti. Eğer Ardıl ağa şuan burada olmasaydı acaba Zival'i kim koruyacaktı?

AŞİKÂR Where stories live. Discover now