-44- Kalbim sevdi

3.4K 308 150
                                    

🍁

Yağız şirketten çıktıktan sonra mecburi istikameti olan konağa gitmişti. Planlarını uygulamaya koyduklarına göre bunu da yapması gerektiğini hatırlattı yol boyunca kendine. Oysa kızını ve eşini görme ve onlara kavuşma arzusu ile doluydu içi.

Onunla aynı özlemi kendi ailesi için taşıyan ağabeyi Kenan ise biraz gergindi. Zira günlerdir o da eve uğramamış, Berfin'i ile çocuklarını görememişti. Yağız'ın yanında olduğu için buna kimse ses çıkarmamıştı tabii. Yine de sakladığı gerçeğin altında ezildiğini hissederken eşinin yüzüne nasıl bakacağını düşünmeden de edemiyordu. Daha ilk günden hissettiği bu ağırlık çok fazlaydı.

Araba durduğunda Yağız yanında sessizce duran ve dalgın dalgın karşısında gördüğü konağın kapısına bakan ağabeyine çevirdi bakışlarını. İçinde yaşadığı kaosu tahmin edebiliyordu az çok. Nitekim kendisi de o kaos ile Furkan ile karşılaştığında yüzleşmişti. Ancak sorunsuz bir mutluluk için sevdiklerini kandırmayı göze almıştı artık, yola devam edecekti.

"Sen hiçbir açıklama yapmak zorunda değilsin abi, sadece susup yanımda dur. Evleneceğimi söylediğim zaman gelecek tepkiler ne olur bilmiyorum ama ne olursa olsun sadece sus, daha fazla yük bindiremem omuzlarına."

Kenan burukça güldükten sonra baktı ona: "Senin gözlerindeki gördüğüm şu sevinç ışığını bir an önce Berfin'imde de görmek niyetim Yağız. Babamın ve yengemin maskesi düşünce bitecek bu çile biliyorum. Bu yüzden... Zor da olsa sabredecek ve senin yanında olacağım. Gerekirse konuşacağım."

Aldığı destekten ötürü hoşnut bir tebessüm etti ağabeyine Yağız: "Hem o mutlu olacak hem de yeniden Can'ın da sesi en yaramaz haliyle çınlayacak konakta abi, sözüm söz."

Biliyorum dercesine başını salladı Kenan: "E, hadi o zaman... Geçelim."

Gündüzden iki gencinde geleceklerinin haberini vermişti evdekilere Furkan, bu yüzden evde akşam yemeği için hummalı bir çalışma vardı. Yağız günler sonra annesi ile karşılaşmayı hiç istemese de aklına kızının ve eşinin ona umutla bakan güzel gözlerini getirip güç topladı sonra da konağın içine adımını attı. Atahan'ın koşarak ona gelip sarılması ise bir olmuştu.

"Babasını değil de amcasını özlemiş benim küçük adamım." dedi Kenan sitemle, Yağız ise Atahan'ı kucağına aldı, sıkıca sarıldı, öptü ve gülümsedi. Gülüşünü görenlerin şimdilik farkında değildi.

"Neydeydin?" dedi Atahan babasına benzeyen çehresini amcasına çevirip.

"Uzakta ama güzel bir yerde." diye yanıtladı Yağız yüzündeki gülüşü varlığını korurken.

"Gitceksin mi yine?" dedi Atahan bu kez.

"Evet... Ama yarın yine geleceğim." Yüzünü asan çocuğa merakla bakarken bir yandan da salona doğru adımlar atmaya devam ediyordu Yağız. "Ne oldu şimdi, niye asıldı o yakışıklı yüz?"

Atahan amcasına kaçamak bir bakış atıp: "Aykadaşın olmuş." dedi.

"Bunu kim söyledi?"

"Şiyin... Ona da Can demiş. Çiçek'miş adı. Doğyu mu?"

"Doğru," derken duraksadı Yağız, Hazan'ın kaçırıldığı vaktin anıları aklına üşüşürken Atahan'ın çığlığı kulaklarına dolmuştu çünkü. Kızının yaşındaydı bu minik çocuk o zamanlar, ruhunda acının yangını çıkarken alnından öptü küçüğü. Zor bulabildiği sesiyle yeniden cümle kurdu. "Çiçek diye bir arkadaşım var, doğru."

"Ona mı gitçeksin?" diye sordu küçük çocuk fakat Yağız cevap veremeden Berfin salonun kapısında belirmişti.

"Oğlum bir rahat ver de içeriye geçsin amcan ile baban, yorgunlardır. Sonra sor sorularını." Bakışları eşini bulduğunda ise gülümsedi Berfin fakat Kenan mahcup bakışlarını ondan kaçırmıştı. "Hoş geldiniz, geçin haydi yemek hazır."

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now