-19- İlkler...

11K 459 251
                                    

🍁

Günlerdir süren yoğun iş temposunun ardından sonunda rahat bir nefes alabildiği bir andaydı Yağız. Evinde olmak iyi gelmişti genç adama. Öyle ki İtalya'ya ayak bastığı ilk anda yüzünde koca bir tebessüm oluşmuştu. Geldikleri vakit epeyi geçti. Hazan bir önceki günde erken kalkmış olmanın ve uykusuzluğunun sebebiyle uyukluyordu. Bu nedenle akşam karanlığında şehrin güzelliklerini seçememişti. Roma'yı geçmişler, daha iç kısımlarda dar fakat yüksek yokuşlu bir yoldan tepeye çıkmışlardı. Uzun araba yolculuğu sırasında da genç adamın göğsüne sokulmuş, uyuyakalmıştı Hazan.

Onları havaalanından Fernando'nun yardımcısı gelip almıştı. Fernando: Yağız'ın İtalya'daki şahsi şirketinin ortağıydı. Aynı zamanda babası François, Yağız'a aşçılık eğitimini veren ünlü şefti. Akdeniz'e kıyısı olan tepedeki bu evin Yağız'a ait olmasını sağlayan kişiydi aynı zamanda François. Yağız İtalya'da kaldığı yıllar içerisinde ondan çok şey öğrenmişti. Küçük yaşta geldiği bu ülkeye alışmasını kolaylaştırmıştı baba ve oğul. İkisine de hayatı boyunca minnettar olacaktı genç adam.

Gece yarısında geldikleri Yağız'ın evine girerken, genç adamın kucağındaydı Hazan fakat gözlerini zoraki bir şekilde aralamıştı. Uykulu gözlerine yerleşmiş merakıyla etrafına bakınıyordu.

"İtalya'ya hoş geldin Güz Çiçeğim," diye fısıldadı Yağız alnına minik bir buse kondurup. Genç kız utangaçlıkla kollarını boynuna sıkıca sarıp boyun girintisine doğru biraz daha sokuldu. Hâlâ içinde bulunduğu anın gerçekliğini sorguluyor gibiydi. Yağız yol boyu süren tavırlarından bunu algılamıştı.

Eşyalarını taşıyan görevlilere İtalyanca teşekkür edip evden göndermişti Yağız. Hazan inmek için kucağında kıpırdanınca Yağız onu yatağına getirip nazikçe bırakırken hali hazırda kıyafet bırakıldığını gördü. Fernando'nun eşinin parmağının olduğuna emindi. Zaten Yağız yokken eviyle onlar ilgileniyordu. Kıyafetlerin üzerine bırakılan notu alıp okuduktan sonra tahmininde haklı olduğunu anladı.

{Congratulazioni. I nostri migliori auguri e tanta felicità.}

(Tebrikler. Dünyadaki tüm mutluluklar üzerinizde olsun.)

"Al bakalım, bunlar senin," diyerek uzattı gecelik takımını genç kıza. Hazan ona uzatılan takımı alırken genç adama çekingen bir bakış atıp etrafına bakındı. Yağız elini saçlarının arasından geçirip çapraz bir tebessüm etti ona.

"Burada giyinme odası yok. Paravan var ama... Şu köşedeki. Onun arkasında değiştirebilirsin üzerini."

Hazan ona bakmadan gösterdiği yere doğru küçük adımlarla ulaşıp paravanın arkasına geçti. El oyması ahşap bir paravandı bu. Antika olduğu belliydi. Göz ucuyla baktığı kadarıyla genç adamın odası Türkiye'deki odasından oldukça farklı ve sade görünüyordu. Asıl zevkini bu odanın döşeniş şeklinin yansıttığı aşikardı. Gözleri elindekilere kaydı. Yutkundu genç kız. Elinde tuttuğu gecelik yine kısa, askılıydı çünkü. Sıkıntılı bir soluk verip 'Her yerde beni bulun zaten!' diye söylendi içinden. Askılarını tutup açınca şort, askılı bluz takım olduğunu anladı. Biraz da olsa rahatlayıp derin bir nefes aldı. Üzerini değiştirdiğinde paravanın ardındaki aynadan kendi yansımasına baktı genç kız. Bluzun üst bölmesinden göğüs kısmı hariç yer yer transparan tül şeritler geçiyordu. Şort ise normal bir şorttan katbekat kısaydı. Rengi kırık beyazdı. Sabahlığı alıp takımın üzerine giydi hemen. Kendini yarı yarıya çıplak gibi hissetmişti çünkü. Paravanın ardından çıkınca sadece eşofman altını giymiş, odanın balkonundan bakan genç adamı gördü. Kıyıya vuran dalgaların sesine rüzgârın yapraklarla dansı da eşlik ediyordu. Yağız gözlerini kapamış parmaklarını balkonun tırabzanına dolamıştı. Akşamın loş karanlığında oldukça çekici göründüğünü geçirdi aklından Hazan. O an iç çektiğinin farkına varınca kalbi heyecanla attı. Hızla sabahlığın önünü bağlayıp saçını kulağının arkasına kıstırdı. Çıplak ayaklarını zemine olabildiğince sessiz değdirerek yanına adımladı genç adamın.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now