-72- Sonsuz Aşk

6.8K 239 181
                                    

Hepinize merhaba okurcaniçlerim.

Bir hikayemin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Hepimiz kâh güldüğümüz kâh üzüldüğümüz bölümler okuduk burada. Kahramanların mutluluk ve hüzün dolu yolculuklarında onlara eşlik ettik. Beni bu uzun yolculukta yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim.

Açıkçası ne yazarsam yazayım yeterli bir son olmayacaktı sizin için de benim için de. Yine de onların sonsuz mutluluğu için bir şeyler yazmam gerekiyordu.

Artık onlar benim için sonsuz mutluluğa uğurlandı. Ve bunu Çiçek sayesinde okuyacağız.

Tekrar teşekkür etmek istediğim konular var. Çocuklarından birini daha sevgiyle büyüten bir anne gibi hissediyorum kendimi. Önce İsimsiz Hikâye sonra Yıldız Tozu ve şimdi de Güz Çiçeği bitiyor. Bu yolda çok yıprandım ve açıkçası diğerlerine nazaran Güz Çiçeği beni bir hayli yordu. Onu yazmak değil anlaşılamamak yormuştu. Olumsuz eleştiri adı altında hakaret eden kişiler oldu. Hepsini sineye çekip yazmaya, sizinle ilerlemeye devam ettim. Hasta olduğum, kanser teşhisi kondu konulacak korkusu ile yaşadığım, ameliyat dahi olduğum o günlerde bile hakaret içerikli yorumlar geldi. Yeter ki sağlık olsun onları görme dedim devam ettim. Ve sonunda yanımda olan sizlerle buradayım. Bu güzel mutlu sonda.

Bunun için size teşekkür ederim canım okurlarım. Yanımda olmanız benim için kıymetliydi. İyi ki varsınız. Ve umarım birçok yazacağım hikâyemde de yanımda olursunuz.

Kocaman sarıldım...

🍁

Yıllar sonra

Çiçek'ten

Küçükken masallar anlatırdı bana annem. Bunlar genelde kendi yazdığı masallar olurdu. Hazır yazılmış masalları okuduğunda da derdi ki: Bazı masalların içinde acı da vardır. Çünkü insanın hamurunu yoğurup büyüten acıdır. İnsan acı çekerek olgunlaşır. Küçükken tabii ben "İnsan hamuy mu?" gibi o güne göre mantıklı bugüne göreyse bana saçma gelen sorular sorardım ve annem sabırla beni yanıtlardı.

İnsanın doğası hamurdu. Tıpkı bir hamur gibi yoğrulup şekil alıyor sonra da pişiyorduk. Pişme anımızda bizi duygularımız, yaşadıklarımız ve yaşattıklarımız şekillendiriyordu. Hayatımızda var oluşumuzdan yok oluşumuza dek bu döngü sürüp gidiyordu. Annem bana bunu anlatmak istemişti, şimdi anlıyordum. Çünkü şimdi büyüyordum. 18 yaşıma girmiştim. Üniversite sınavına girmiş, hayatımda bir seçim yapma aşamasına gelmiştim. Bu yüzden küçükken dinlediğim bazı masalların aslında gerçek birer yaşam öyküsü olduğunu öğrenme vaktim de gelmişti. Dün sabah bunu babam söylemişti.

"Masallar çoğu zaman gerçek hayattan uyarlanır. Bak Rapunzel mesela, annesi olmayan bir cadı tarafından yıllarca kulede kapalı tutulmuş. Pamuk Prenses, üvey annesi tarafından zehirlenmeye, öldürülmeye çalışılmış. Kül Kedisi, üvey annesinden zulüm görmüş. Kırmızı Başlıklı Kız'ı annesi korkmadan ormana salmış. Başına ne gelir diye düşünmemiş, sorumsuzluk etmiş. Ama annenin masalında kötü olan bir anne değilmiş. Benimkinde de annemdi. Ama anneninkinde kötü olan Karanlık bir Kral vardı. Prens sonradan dahil oldu, bendim. Buna sonra değineceğim. Bugün seni Beyaz Kraliçe'nin gerçek hikâyesi ile tanıştırmam gerekiyor. Bunu bilmelisin ki yarın karşına kötülükler çıktığı zaman nasıl savaş vereceğini de anlamalısın. Sadece kendine güvenmen gerektiğini, seni kurtaracak bir Prense ihtiyacın olmadığını anlamalısın. Güçlü durmalısın."

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum