-60- Hediye

3.5K 273 119
                                    

Okurcaniçlerim, hepinize kocaman bir merhaba! Yeni gelen okurlarım, siz de hoşgeldiniz ailemize, aramıza. Güz Çiçeği de diğer kitaplarım gibi kıymetli benim için ve ona göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ederim diyerek giriş sözlerimi kısa kesiyorum.

Biraz ayrı kaldık ama buluştuk sonunda. Beni bilen kemik kadro, benim çekirdek ailem yani sebepsiz yere bu kadar ara vermediğimi bilir. Bu durum yeni gelen aile üyeleri için önyargı oluşturmamıştır umarım. Birbirimize zamanla alışacağız bence. Bir sorunuz olursa istediğiniz zaman mesaj atabilirsiniz, biliniz. Gördüğüm ilk anda cevap veririm.

Seviliyorsunuz tarafımdan, hem de çok çok!

Ben kaçtım, yeni bölümde görüşünceye dek hoşça kalın. Sevgiyle, saygıyla, anlayışla, mutlulukla ve daima sağlıkla kalın. Sağlık mühim, kıymetli. ❤️🌼🌟

🍁

Hazan annesinin tek bir fotoğrafını bulmak umuduyla çıktığı yolda bambaşka şeylerle geriye dönüyordu. Hem bir dayısı olmuş hem de annesine ait birden çok anı bulmuştu. Dayısı o anıların bir kısmını anlatmıştı gücü yettiğince. Kâh ağlamış kâh gülmüşlerdi annesinin gençliğine. Tüm acılara rağmen, etrafındaki kötülere rağmen mutlu kalabilen, yüreğindeki sevgi ve iyilik ışığını kaybetmeyen annesine bir kez daha hayran olmuştu kız. Sonra an gelmiş ikisi de yorgun düşmüştü hissettikleri yoğun duygulardan dolayı.

"Gene gel," demişti dayısı ilaçların verdiği uykudan dolayı mahzunlaşırken. "Beni mahrum etme senden." Sonra elindeki anılarla dolu kutuyu kızın ellerinin arasına bırakmıştı. Derince iç çekip "Emanetlerini kızına verdim Asiye'm," demiş, gülümsemişti. "Onlara gözü gibi bakacak. Beni de unutmayacak."

"Katiyen," demişti Hazan da. "Kızımı da tanıştıracağım seninle hem." Eline verilen kutuyu sıkı sıkıya tutmuştu. "O da anneme benziyor." Burukça gülümsemiş "Afacan, tatlı, küçük bir bilmiş." diyerek tamamlamıştı sözlerini.

Sarılmışlardı yeniden, yine. Ve ayrılık vakti gelmişti.

Eşi ile yola çıktıklarında ise sessizdi genç kız. Kucağındaki kutudan ayırmamıştı bakışlarını. Ara sıra gözlerinden tuzlu damlalar yanaklarına akıyor sonra yeniden iç çekmelere dönüyordu ağlayışı. Gözleri kızarmış, yanaklarının üzerinden akan gözyaşları iz yapmıştı, bu izleri tahriş olan hassas teni gösteriyordu. Yağız onun biçare haline canından can kopuyor gibi bakmaktaydı. Eşinin içinde kopan fırtınanın ne zaman bir tufana dönüşüp de ortalığı talan edeceğini ise tahayyül edemiyordu. En azından bugün için birazcık daha mutlu olmasını diliyordu. Bunu da ona vereceği hediyenin sağlayacağını düşünüyordu.

Karanlık sokaklardan korumaları eşliğinde geçmeye devam ederken süregitmişti bu sessizlik tufanı. Araba durdu. Genç kız indi araçtan eşi ile birlikte. Sonra başını kaldırdı, karşısında ona bir hayalden tanıdık gelen küçük konağı gördü, şaşkınlıktan dudakları bir parça aralandı. Yağız ise yarım saati aşkın bir sürenin ardından onda ağlamak dışında bir tepki gördüğü için içsel sıkıntısı biraz olsun hafiflerken burukça tebessüm edebildi.

"Her şey istediğiniz gibi hazır efendim," diyen adama birkaç direktif daha verdi Yağız, karşılığında ise "Peki efendim," diyerek çekildi adam yanlarından.

Karşısında gördüğü taştan yapıya bakarken kollarının arasında sıkı sıkıya tuttuğu kutuyu biraz daha göğsüne bastırdı Hazan ise o an. Yolu aydınlatan araba farlarını fark edemeyecek kadar şaşkınlıkla bakıyordu pencere pervazları ahşaptan olan bu yere. Doğum gününün son anlarıydı ve o alabileceği en büyük hediyeyi, annesinden kalan somut bir hatırayı aldığını düşünerek yaşadığı güne son noktayı koyacakken Yağız'ın onu getirdiği bu yerde başka bir hediye ile karşılaşmıştı.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Место, где живут истории. Откройте их для себя