-33-Düşler Yığını

4.3K 302 239
                                    

🍁

Afife Hanım ile Hazan, Gürkan'ın yanına gitmişlerdi kontrol için. Zira genç kızın rahatsızlığı anca iyi olmaya başlamıştı. Gürkan çıkan sonuçlara gözlüğünü takıp bakarken onlarda sessizce karşısında oturuyordu.

"Gayet iyi görünüyorsun Fulya," dedi genç adam. "Kanındaki iltihap temizlenmiş. İlaçları almana gerek yok. Tabii yine de dikkat edeceksin kendine. Stres yok." diye ekledi.

"Yemek yemesini de söyle Gürkan," dedi Afife Hanım sitemle. "Ateşlendiği o günden beri ağzına doğru düzgün bir lokma koymuyor."

"Kendine bakman gerekiyor Fulya. Bunu kendin için yapmıyorsan bile Çiçek için yapmalısın. Sen hasta olup yatağa düştüğünde o da üzülüyor ve yanında kalmak istiyor. Ona da bulaştırmak istemiyorsan kendine dikkat edeceksin. Afife ninem ne derse yapacak, sözünden çıkmayacaksın."

Genç kız başını salladı onaylarcasına. Afife Hanım gülümseyerek baktı ona, memnundu genç kızın söz dinleyen tarafından. Odadan çıkacakları vakit Hazan yüzüne peçesini taktı hemen, dışarıya nadiren çıkardı ve bu nadir anlarda tanınma riskini göze alamazdı. Gürkan'ın hastanesi-genç adam özel kliniğini sırf Barlas rica ettiği için devretmiş sonrada bu hastanenin başhekimi ve sahibi olmuştu- her ne kadar Egemen ve Kandemir konaklarına uzak olsa da yine de risk riskti. Barlas onu bu konuda her daim uyarıyordu. Tedbiri elden bırakmamak gerekiyordu yıllar geçse bile.

"Sana sıcak bir çorba ısmarlayayım he kızım?" dedi Afife Hanım fakat genç kız istemem der gibi başını iki yana salladı.

"Eh iyi madem, eve geçelim o vakit. Çiçek delirtmiş olmasa bari milleti." Söylediğine kendi de pek inanmış değildi, huylunun huyundan vazgeçmemesi gibi Çiçek de huysuzluğundan vazgeçmezdi.

Hazan Afife ninesinin kolunda hastane koridorundan geçip dış kapıya doğru yönelirken hemen yanındaki kapıdan giren Dilan'ı ve elinden tutarak yürüyen Baran'ı ise görmemişti.

"Neden durdun?" dedi Baran eşine merakla bakarken.

"Bir an nefesim sıkıştı sandım," dedi Dilan elini göğsüne koyup.

"Yordu seni tabi bizim minik afacan." dedi Baran gülümseyerek. "Geç otur sen şöyle, ben doktorunu bulayım." Sürekli kontrolüne geldikleri Kadın Doğum Uzmanı artık bu hastanede çalışmaya başlamıştı. Baran da başka bir doktora yeniden dert anlatmaktansa aynı doktorla görüşmeyi uygun bulmuştu.

Başını salladı genç kız, kocası onu oturması gereken yerde bırakınca yerine kuruldu, bakışları ise dış kapıyı buldu. Görebildiği tek görüntü yaşlı bir kadının koluna girmiş dışarıya çıkmak üzere olan peçeli kızdı. Kime benziyor diye düşünmeye başladı bir an fakat karnına giren sancıyla dikkati dağıldı. Baran doktorun yanından çıkıp hızla karısının yanında soluğu almıştı.

"Geçelim içeriye, sancını ölçecek olan o zamazingoya bağlayacaklarmış yine."

Gülümsedi Dilan, "NTS adı hayatım. Bir öğrenemedin gitti. Doğurdum doğuracağım yani."

"Ne bileyim ben Ceylanım. Hayırlısı ile minik kızım bir doğsun da ilk, diğerlerine kısmet artık öğrenmesi."

"Ah Baran Ağa ah!" Eli karnında yürüyen Dilan'a mutlulukla bakıyordu genç adam.

O anlarda Hazan ise "Yolda olsun iki lokma ye bari, şuradan bir simit alıp geliyorum." diyen Afife Hanım'ın hastanenin hemen yanındaki pastaneden çıkışını beklemek için parkın orada bulunan bir banka oturmuştu. Güneşin önüne geçen kara bulutlar havanın değişeceğinin habercisiydi. Böyle zamanlarda sanki hayatında da önemli bir anın değişimini yaşadığını da hissederdi.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin