-24- Dönüş...

5.8K 346 157
                                    

🍁

2017

Yağız ona sarılmış uyuklayan eşine baktı içini çekerek. İtalya onlar için büyülü bir dünya gibiydi fakat Türkiye'ye geri dönmek içindeki tedirginlik tohumlarının yeniden depreşmesine neden olmuştu. Kenan'ın onları alması için gönderdiği aracın içindeydiler. Şimdiye kadar Hazan'ı gözlemlediği durumlarda tepkilerinde anormal bir durum sezmemişti aslında. Ama bu olmayacağı anlamına gelmiyordu. İtalya'daki kadar rahat davranmayacağını biliyordu zira evdekilerden çekince duyuyordu Güz Çiçeği duygularını yansıtma konusunda, bunu net bir şekilde anlamıştı baş başa geçirdikleri o güzel anlardan sonra.

Dönüş zamanı yaklaşırken aklına normal aileler için aslında gayet sıradan sayılan fakat bir aşirete mensup Ağa olduğu için büyük bir sorun sayılacak fikir gelmişti. Bir ev almak. Sadece ikisine ait, Güz Çiçeğinin içinde özgürce yaşayabileceği ve orayı onunla yuvaya dönüştüreceği bir ev. Kötü başlangıcı toptan artlarında bırakabilecekleri bir ev. Normal diye tanımladığı aile yapılarında bu diğer aile fertlerince anlayışla karşılanırdı biliyordu ama burada bunu yapması imkânsız gibiydi. Umutsuzca yanağını eşinin başına yasladı. Bir diğer tedirginliği ise Hazan'ın uyuma alışkanlığının nasıl olacağıydı. İtalya'da duvarlarını yıkıp sınırlarını geçmesine izin vermişti eşi ama burada ne olacaktı bilemiyordu. Konaktaki odası Güz Çiçeğini sürekli geçmişe götürür müydü? Uzaklaşır mıydı ondan? "Buna dayanamam," diye mırıldandı.

"Yeniden hoş geldiniz Ağam," dedi şoför arkaya bakmadan. Konağın önünde durdu araç. "Ben eşyaları indireyim." diyerek indi araçtan.

Yağız karısının saçlarının üzerine dudaklarını bastırıp "Güz Çiçeğim, geldik. Hadi uyan artık..." diye seslendi. Hazan gözlerini açıp gülümsedi ona. "Ama sen bana böyle baktığında ben seni öpmelere doyamıyorum," dedikten sonra dudaklarını birleştirdi fakat öpüşünü derinleştiremeden avluda kopan neşeli bağırtıyı duyan Hazan gözlerini heyecanla irice açıp geriye çekildi, Yağız'ın ise kaşları çatıldı.

"Gizemli Prensesim!" diye bağırıyordu heyecanla Can arabanın yanına ulaşmaya çabalayarak. Melek Hanım ve Ömer Ağa, Yağız'ın kızacağını bildiğinden tutmaya çalışıyorlardı onu.

"Başladık işte bölünmelere!" diye sızlandı Yağız, Hazan ise çoktan inmişti arabadan. Can onu görünce kendini kurtarıp küçük ayaklarıyla attığı adımları daha da hızlandırdı. Zıpladı ve yere eğilip kollarını iki yana açmış sarılmasını bekleyen kızın boynuna doladı minik kollarını.

"Seni çok özledim! Çok uzun sürdü bu ayrılık, canıma tok tok etti!"

"Tak etti doğru şekli Can!" dedi Yağız somurtarak. "Hem sen niye uyumadın? Dokuz buçuğu geçmiş saat, yatağında olman gerekirdi."

Can "Çocuk değilim amca!" diyerek Yağız'a gülümsedi. "Gizemli Prensesimi karşılamak istedim." Sonra tıpkı onun gibi Hazan'ın saçını öptü. Genç kız da Can'ın saçlarını karıştırınca Yağız kıskançlık akan bakışlarını kapının orada dikilmiş Furkan'a kaldırdı.

"Yalı Kazığı!" diye seslendi sıkılı dişlerinin arasından. "Püsküllü Belayı alsana orada dikileceğine!" Furkan kaşlarını çatıp sağına soluna bakınırken "Sana dedim sana!" diye ekledi Yağız.

Melek Hanım çimdirdi Furkan'ı. "Oğlum git al kardeşini valla sana patlayacak Yağız Ağa."

"Püsküllü yapsın hatayı ben çekeyim cezayı oh ne ala! Günah keçisi miyim ben?!" diye söylendi annesine Furkan, ardından Yağız'ın yanına gidip neşeyle sarıldı ona. "Hoş gelmişsin abim. Ağaların hası, canım Ağam. Adaletli Ağam."

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin