-15- Meydan okuma

7.5K 469 117
                                    

🍁

Duvarda patlayan cam şişenin sesiyle yerinde sıçradı Ahsen Hanım. Emir, Hazan gittikten sonra sinir krizi geçirmiş evde ve avluda her yeri birbirine katmıştı. Ardından kendini odasında kapatmış ve içki şişelerine gömülmüştü. Biten her şişeyi duvara fırlatıyordu. Elindeki Hazan'ın notunu okuyor, okudukça daha çok içiyordu.

''Bey! Helak oldu oğlan. Bir şey yap artık ne olur? Kendini komaya sokacak!'' Yalvarırcasına çıkmıştı Ahsen Hanım'ın sesi.

''Elinde bir kâğıt parçası, Hazan diye sayıklıyor.'' Eliyle anlına vurup sinirle sarf etti kelimelerini: ''Hiç demiyor ama: Karısı kapıma dayandı, sülalesi de gelir mi, diye. Ne yapayım ben şimdi? Mahvetti her şeyi! Koz kalmadı elimizde! Gökhan'ı da diyemem artık! Bitti kozlar bitti!''

''Ben oğlumun derdindeyim sen ne derdindesin bey? Durdur şu çocuğu! İçmesin daha fazla!''

Emir'in kapısının önündeydiler. Ahsen Hanım kapıyı tıklattı ama cevap aynıydı.

''DEFOLUN GİDİN! RAHAT BIRAKIN! EMİR BEY'İ RAHAT BIRAKIN!''

Sıkıntılı bir nefes saldı Ferhan Ağa. Bu seferde o çaldı kapıyı sert ve öfkeli bir şekilde.

''Aç şu lanet kapıyı artık Emir Ağa! Başlatma Bey'ine! Aç artık!''

''GİT! EMİR BEY GİT DİYOR SİZE! S**tr olup gidin!'' avazı çıktığı kadar bağırıyordu Emir. Ferhan Ağa sinirle yumruk indirdi kapıya.

''Ettiğin küfrü yediririm sana! Aç lan!''

Emir'in umurunda bile değildi. Fısıltıyla kendi kendine konuşuyordu. Elinde çocukluk fotoğrafları vardı. Birçoğu yerlere saçılmıştı. Üstünde cam parçaları vardı.

''Beni seviyordun sen güzellik, '' derken Sinan ve Baran'ın da olduğu fotoğrafta onların olduğu kısmı kırdı. Sadece Hazan ve o kalmıştı karede. Fotoğrafta kolunun altında gülümseyerek kadraja bakan Hazan'ın yüzünde gezdirdi parmağını ''Önce ben sevdim seni! Beni sevmediğini söyleyen kalbinden nefret ediyorum ama...''

Kapı tekrar yumruklandığında yüzünü buruşturup yeniden bağırdı.

''GİT!'' Sonra fısıltıyla bitirdi cümlesini: ''Beni sevmeyen Hazan'dan nefret edeceğim. Git!''

Cam kırıklarının üzerine doğru sızarken sayıkladığı tek cümle ''İkinizden de nefret ediyorum!'' oldu.

***

Hazan ise duyduğu cümlelerin şaşkınlığı ile az önce kaçırdığı bakışları hızla telefonla konuşan genç adamı bulurken donup kalmıştı.

—Gidecek mi?

—İtalya'ya mı gidiyor?

Kaşları hafif çatılırken derin bir nefes almaya çalıştı ama kısık bir soluk vermek dışında bir şey yapamadı. Telefon konuşmasını bitiren kocası taş balkonun mermerine yüzü kendisine dönük yaslandığında da dalgındı.

''Hazan. Daldın. Bir sorun mu var?'' dedi Yağız sakin bir sesle. Hazan yüzündeki ifadenin nasıl olduğunu bilmiyordu. Dalgınlığından sıyrılıp bakışlarını ona kaldırdı.

''Hayır... Sorun yok, '' dedi işaret dili ile. Yağız gözlerini kapatıp hafif esen rüzgârın serinliğini içine çekti. Gözlerini araladığında karısının bakışları ile karşılaştı yine.

''İtalya'ya gideceksin demek?'' dedi Hazan, yavaşça oluşturdu kelimeleri parmaklarıyla.

''Evet, '' derken gözleri parladı Yağız'ın. "1 aydır bu işi kovalıyordum. Sonunda oldu. Üstümden kocaman bir yük kalkmış gibi.''

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now