-57- Anahtar

3.2K 266 67
                                    

🍁

Yağız, ellerini beline koymuş karşısında oturan kalabalığa sert bakışlar atmaktaydı. Çiçek de onun bacaklarının arasından başını uzatmış ona eşlik ediyordu. Hazan ise o an yanlarında değildi, terapisti ile Barlas’ın çalışma odasında seanstaydı.

“Abi, bakma şöyle deli deli. Korkutuyorsun.”

“Kork Furkan!” dedi Yağız sertçe. “Oğlum ben sana ne dedim? Konaktaki tüm ahaliyi topla getir mi dedim?”

“Şimdi şöyle,” derken yerinde doğruldu Furkan, ciddi olmaya çalışıyordu ama babasının bacaklarının arasından başını uzatmış olan Çiçek onunla kendince saklambaç oynadığı için gülesi geliyordu. Dudaklarındaki tebessümü güçbela bastırıp devam etti. “Babam, annem zaten halamın yanında. Kenan abim gözcü olarak babasının başına dikildi, takipte. Sen benden Berfin yengemi getirmemi istedin. E, biz de hem o yalnız kalmasın hem de küçük afacan ile biraz daha kaynaşalım diye geldik.” Sözlerinin bitimine kıkırtısını duyduğu Ece’ye döndü. “Ama Sarı Cadı erkenci çıkmış. Onun buraya geleceğini Kenan abim söyledi bana.”

“Sen niye Sinan ile geldin Ece?” diye sordu Yağız. Ece kendisine yöneltilen soruyla anlık şaşalayıp baktı. “Zor bir soru mu sordum Ece’m?”

“Onu ben de merak ettim abi,” dedi Furkan kıza dönüp. “Kenan abim haberim var dedi diye ses etmedim.”

“Zor soru falan yok abi!” dedi genç kız fevri bir şekilde. “Sabah dersim vardı aslında, okula gittim ben. Sonra iptal olmuştu. Okuldan çıktığımda da Sinan ile... Şey Sinan... Abi-”

Genç kızın lafını kesip “Abi mi!” diyen Sinan, kocaman olmuş gözleriyle bakıyordu kıza. “Bana abi mi dedin sen?”

“Yaşıtız seninle,” diyen Furkan’a baktı genç adam. “Bana diyor, sana da der.”

“Clara sana abi diyor mu?” deyince Sinan, Furkan’ın yüzü aniden asıldı.

“Sen... Sen hayırdır?”

“Ya durun!” dedi Ece. “Barlas abime dedim ben abi diye. Abi arkandaki pencerenin pervazı başına çarpacak dikkat et.”

Barlas gülmemek için kendini kasarken, Yağız ise karşısında atışıp duran üçlüyü çatık çehresi ile izliyordu.

“Sen bu veterinere de abi de Ece.” dedi Furkan sertçe, Clara çimdik attı koluna.

“Seninle ayrıca konuşacağız Sinan,” dedi Yağız da aniden. “Şimdi susun da kardeşim konuşsun.” 

Sinan’ın ifadesi değişirken “Teşekkür ederim abi.” dedi Ece de derince soluk alıp. “Yengem onu aramış buraya gelsin diye. Ben de onunla yolda karşılaştığım için birlikte geldik. Öyle.”

“Öyle olsun bakalım.”

“Çok teşekkür ederim...” diyen Hazan’ın sesini duyunca bakışlarını karşısındakilerden çekip merdivene çevirdi Yağız. Terapisti ile beraber aşağıya iniyordu genç kız.

“Ben teşekkür ederim asıl,” dedi kadın ona içten bir gülüş sunup. “İyi olmak adına gösterdiğiniz üstün çaba için çok teşekkür ederim.”

Eşine baktı Yağız, gözlerinin içinin kızarmış olduğunu görünce derince iç çekti. Adımlarını merdivenin önüne attı. O ara Çiçek ise onun önünden çekilmesi sonucu açıkta kaldığı için huysuzca homurdanıp Berfin’in kucağına çıkmak için hareketlendi.

“Suna Hanım...” dedi genç adam elini uzatıp, kadın saygıyla karşılık verdi ona. Hazan eşinin yanında yerini aldı o an.

“Söylemem gereken birkaç şey daha var aslında. Hazır sizi de görmüşken bahçede konuşabilir miyiz Yağız Bey?” diye sordu Suna.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now