-22-Koşulsuz güven...

6.7K 374 238
                                    

🍁

Yağız donup kalmıştı giden karısının arkasından. Verdiği tepkinin pişmanlığını tümden hissederken elini saçlarından geçirdi. Ne yapacağını bilmez bir halde dikiliyordu.

"Baba bu kadın Hazan'ı tutmuştu kolundan," diye araya girdi Clara, Eda'yı gösteriyordu. Fernando'ya bakıyordu ısrarla.

"Clara sen karışma," dedi Angelina. "Büyüklerin problemine karışma."

"Ama anne-" derken Clara, Angelina uyarıcı bakışlarını attı ona. Yağız kadar Fernando ve François de şaşkındı.

"Ben iyiyim!" diye seslendi Eda boşluktan istifade. "Endişelenmeyin Yağız Bey!"

"Bunu da nereden çıkardın?" dedi Yağız sinirini belli eden sesiyle. Ona dönmüştü. Fernando'nun sakin olmasını telkin eden sözcüklerini duyumsuyor ama dinlemiyordu. "Ne söyledin ona?" diye sordu, kaşları çatık ifadesiyle. İçinde bulunduğu şaşkınlıktan sıyrılıp düşünmeye başlamıştı.

Eda aniden gelen soruyla afallasa da hemen ifadesini toparladı, yeniden çok korkmuş yalancı ifadesine bürünürken "Dikkat edin lütfen dedim. Onun bu kadar iyi atış yapabildiğini bilmiyordum. Sanırım beni yanlış anladı," dedi masum çıkmasına uğraştığı sesiyle.

"Hazan'ın yanına git Yağız." dedi François. "Biz de işimizi yapalım Eda Hanım. Göreviniz dışındaki konularla ilgilenmeyin bir daha."

"Yaşlı bunak," diye söylendi içinden Eda. "Müdahale etmeseydi ne güzel şüphesiz inandıracaktım masum olduğuma," diye de geçirdi. İçinde asık suratlı, dışında ise gülen ifadesiyle onayladı François'i.

Fran'a ait iki katlı çiftlik evinin ilk katında göremediği genç kızı ikinci katta buldu Yağız ise. Fakat bükük bacaklarının etrafına kollarını dolamış onların üzerine de yüzünü kapatmış genç kızı böyle bulmayı beklemiyordu. "Eşeklik ettin salak herif!" diye söylendi kendi kendine. "Anlamadan dinelemeden hüküm verdin. Bok dinler şimdi seni!" Sessizce adımlayıp balkona, yanına çıktı. Genç kızın çaprazında bulunan sandalyeyi çekip ona yakın oturdu. Hazan burnunu çekip başını daha çok gömdü kollarının arasına.

"Hazan-" dediği an, genç kız kollarının bağını çözüp kalktı sandalyeden. Yağız hızla atılıp kolunu yakalamasa gidecekti oradan. "Dinle beni," dedi, genç kız kolunu çekiştirdi. "Tamam. Konuşmayacağım ama gitme. Lütfen. Sakinleşene kadar burada oturalım."

"Ben sakinim!" dedi işaret diliyle Hazan. "Ben onu hedef almadım!" dedi ardından. "Peki ya sen ne düşündün?!" Kaşlarını çatıp baktı genç adamın yüzüne. Yağız gözlerini yumup yüzünü buruşturdu. Hazan göğsünden itti ona baksın diye.

"Ne düşündüğünü zaten biliyorum. Vahşi Güzelim ya ben, aptal bir kıskançlık uğruna onu yaralayacaktım öyle mi? Sende böyle bir izlenim bıraktığım için özür dilerim. Tanıdıklarında da böyle bir izlenim bıraktığım için özür dilerim. Ama ben buyum! Bu benim, öfkesini de sevgisini de saklayamayan bu cahil ve vahşi kız benim. Çok üzgünüm seni utandırdığım için! Çok üzgünüm-"

Bileklerinin tutulmasıyla sırtının ardında kalan sert duvara yumuşak olmayan bir hızla değmesi bir oldu Hazan'ın. Yağız onu duvar ile kendi arasında sıkıştırmış, kızgın parıltıların gezindiği yeşil gözlerini ona dikmişti. Hazan da dik bakışlarını ondan esirgemiyordu.

"Sana cahil ve vahşi mi dedi?" diye sorarken ondan yanıt bekliyordu Yağız. "Evet ya da hayır. Başını salla Hazan!" Hazan tepkisiz ona bakıyordu.

"Senden utanmadım," derken Yağız ağır ağır başını salladı. "Ama aşağıda verdiğim tepki aptalcaydı. Benim cezamı kes!" dedi genç adam, sesi buz gibiydi. "Sana dokunmama izin verme, öpmeme izin verme ama sakın bir daha bana arkanı dönüp gitmeye kalkma! Duydun mu? Sakın bir daha beni bu şekilde cezalandırma! Canımı yakıyorsun! Bunun acısına dayanamam artık. Sakın Hazan!"

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now