-16- Kalbe kabul...

7.5K 462 87
                                    

🍁

Meydan okumanın ardından ofisinde yankılanan telefonun sesiyle genç kızın karşısından çekilmek zorunda kaldı Yağız. Hazan onun uzaklaşması ile derin bir nefes aldı. İçinde genç adamın İtalya'ya gidecek olmasına dair bir burukluk yaşıyorken, bu meydan okuma oyunu ile ondan uzak kalacaktı genç adam. Böylelikle Hazan da ondan uzak durmaya alıştıracaktı kendini, tıpkı ilk zamanlardaki gibi. Öyle düşünüyordu. Sessiz bir nefes alıp Yağız'ın masasının karşısındaki koltuğa oturmak için adımladı. Genç adam hararetli bir şekilde telefon görüşmesine devam ediyordu. Koltuğun önünde bulunan küçük sehpanın üzerindeki dergileri kenara ittirdi. Ardından gözüne çarpan kitabı eline alıp okumaya başladı.

Cemil Meriç, Bu Ülke.

Göz ucuyla genç adama baktı Hazan. Masasının başına geçmiş işine konsantre olmuştu şimdi de. Bakışları kesişince hızla kitaba çevirdi gözlerini. Yanakları ısındı az önce yaptıkları aklına gelince. Hiç âdeti olmayan bir şey yapmış, merakına yenik düşmüştü. Kendine dakikalarca kızdı içinden. "Kim bilir ne düşünüyor Bay Fırsatçı benim hakkımda?" diye geçirdi aklından. Dudaklarını uzattığının, yüzüne küskün bir ifade oturttuğunun farkında değildi. Tabii bu ifadelerin Yağız tarafından gizlice izlendiğinin de. Her zaman olduğu gibi. Kapının çalışı ve ardından açılışı ile Hazan içine gömüldüğü düşüncelerinden sıyrılırken, Yağız bakışlarını o yöne çevirdi.

"Çıktınız demek toplantıdan Yağız Bey? Derya ile lafa dalmışım." diyerek girdi içeriye Eda. Hazan sol omzunun üzerinden alttan bir bakış attı kadına.

—Acaba tüm çalışanları böyle mi Güz?

Omuz silkti iç sesinin sorusuna. Umurumda değil der gibi bir tavır takınmak istedi ancak Eda'nın cilveli ses tonu buna pek müsaade etmedi. Kulakları resmen tilki kulağı gibi dikilmiş konuşulanları istemsizce dinlemeye başlamıştı. Eda Yağız'ın masasının önündeki tek kişilik koltuğa oturdu, bacaklarını üst üste koyunca kısa eteğinden dolayı pürüzsüz görünümlü bacaklarını sergilemiş oldu çekinmeden. Gözlerini kıstı Hazan. Bakışları kitap ile Yağız'ın arasında mekik dokuyordu resmen.

"Bunlar iki gün sonrası için rezerve edilen mekânın menü listesi. Yalnız ufak bir sorun var."

"Dinliyorum." dedi Yağız elindeki listelere bakarken.

"Geldiklerinde İtalyan lezzetlerinin de olmasını istediler menüde. Ama sizin bize verdiğiniz listede yalnızca yöresel yemekler var. Size sormadan bir değişiklik yapamadık ve onlara da geri dönüş yapamadık doğal olarak." dedi Eda, gözlerini bir an olsun ayırmıyordu Yağız'dan. Genç adamın kaşının çatıldığını gördü Hazan. Yağız kısa bir sessizliğin ardından konuştu.

"Ana yemek olarak yöresel tatlar olacak. Atıştırmalık olarak İtalyan lezzetlerinden hazırlanır. Sonuçta İtalya'ya değil Türkiye'ye gelmişler. Ağırlık bizim menümüz olacak." Listeyi uzatıp baktı Eda'ya. Bakışlarında bir farklılık aradı Hazan, gördüğü tek şey ise boşluk oldu sanki. Kafası karıştı, yine başını kitabına eğdi, okumadığı kitaba.

Yağız, Hazan'ın bakışlarını üzerinde hissetmişti. İçinde duyduğu şaşkınlığı ifadesine yansıtmamaya gayret edip önüne not kâğıdını çekti. Göz ucuyla karısına bakıp menüde olmasını istediği yiyeceklerin isimlerini yazdı. Eda'ya uzattı. Kadın tebessümle aldı.

"Yazdığım yemekleri ve aperatifleri eklesinler menüye. Sen ilgilen bizzat." dedi Yağız.

"Peki Yağız Bey." dedi Eda yine yüzünde genişçe gülümsemesi ile. Hazan çenesini sıktı, yüzünü buruşturdu sinirle.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now