-3- Efsane

14.1K 817 129
                                    

🍁

Yağız, Kandemir ailesinin konağında yaptığı gaftan sonra kıza kendini tanıttı fakat kızdan bir cevap alamadı. Kızın ona sinir olduğu için onunla konuşmadığını sandı, oysaki gerçek çok farklıydı.

Hazan, ona dik dik bakıp tepsi ile yanından geçti, tepsiyi mutfağa bırakıp Haşmet Ağa'nın karşısında durdu. Hiçbir şey yapmıyor, hiçbir kelime söylemiyordu fakat yaşlı adamı anında ayağa kaldırmayı başarmış oluşu Yağız'da ayrı bir hayret oluşturmuştu.

"Kızımla konuşacağım Yağız Ağa, az biraz müsaade!" diyerek kızı alıp bahçeye çıktı Haşmet Ağa.

Yağız dik bakışları aklına kazınan kızı izliyordu şimdi görünen aralıktan. Ağa konuşuyor kız ise susuyordu. Artık sıra kıza gelmişti ve Yağız o an gerçeği öğrenmişti. Hazan ellerini kaldırıp kelimelerini birer birer oluşturuyordu şimdi. Annesi o kız için eksik derken konuşamadığını mı kast etmişti? Yazık dedi içinden kendi ailesine. Bir kez daha annesine ve töreye öfkesi artmıştı.

Yağız bu gerçeği yeni fark ettiğini belli etmemeye çalışarak amcasının yanına geçti ve ara sıra oraya bakmaya devam etti. Aklı durmuş gibiydi. Ne düşüneceğini ya da ne yapacağını bilemez bir hâlde öylece bekledi.

Hazan ve Haşmet Ağa'nın içeriye girmesi ile tüm gözler onlara çevrildi. Hazan kimseye bakmadan tekrar indiği merdivenden çıkarken gözlerinden zoraki tuttuğu yaşların akmasına izin verdi.

"Düğün falan istemiyoruz," dedi Haşmet Ağa. "Yeterince rezil olduk köy ahalisine. Silah konusu geçerlidir, patlamayacak!"

"Yağız artık bir Ağa, düğün olmalıdır bu nedenle ama-"

"Tamam, amca ve Haşmet Ağa tamam. Tüm şartlar kabulüm." dedi Yağız ciddi tavrından ödün vermeden.

Demir Ağa eğilip fısıldadı: "Saçmalama, o kadar da değil Yağız, her şart kabul olur mu hiç? Adam daha diğer şartları demedi."

"Her şart kabulümdür." diye tekrar etti Yağız.

Haşmet Ağa genç adama bakıp başını aşağı yukarı salladı. "Hazan kızımın kılına zarar gelmeyecek, ezilmeyecek hor görülmeyecektir. Bundan sonra onun istekleri şart hükmündedir ve onun Kandemir ailesinin bir parçası olduğu unutulmamalıdır."

Haşmet Ağa sözlerinin bitiminde Yağız'ın dik bakışları ile karşı karşıya geldi. Yağız onaylayıp ayağa kalktı. "Dilan kız, Hazan'ı çağır gelsin," dedi yaşlı adam. Evlerinde kalfa olarak çalışan kız içi yana yana çok sevdiği arkadaşını çağırmaya gitti.

Hazan yatağın üzerinde oturmuş, dizlerini kendine çekmişti Dilan geldiğinde. Elbette o adamla evlenecekti. Törenin küçük bir kız çocuğuna kıymasına izin veremezdi. Ailesinden kimsenin Ece'ye zarar vermeyeceğini bilse de "Evlilik" kelimesi başlı başına o küçük kız için bir travma demekti. Buna müsaade etmeyecekti. Bu yüzden de kabullenip aşağıya indi.

Yağız, Hazan'ı ikinci kez el öpme faslında gördü, konuşmak istiyordu, bunun için fırsat kolluyordu ama kız adet bitince Yağız'a anlık bir bakış atıp tekrar odasına çıktı. Yağız da zaten bu düşüncesinden vazgeçmişti. Zorunlu evlilik yapacağı bir insanla ne konuşabilirdi bilmiyordu. Dışı sessiz, içinde ise bir kargaşa hâkim bir şekilde ortada dikilirken giden kızın çıktığı merdivenlere bakmaktaydı.

Herkes konaktan gittiğinde sessiz kızın hıçkırıkları yankı yaptı konakta. Hazan, o gün töre uğruna yine kurban edildiği için ağlarken kendini kaybetmiş gibiydi. Gelinliği alıp yırtmıştı. Zaten olmasını istemediği düğünler için gelinliğe ne gerek vardı ki. Kefen bulunduğu durum için daha uygun diye düşündü, ağladı.

GÜZ ÇİÇEĞİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin