- K I R K -

1.8K 295 59
                                    


Pelin önce kendine doğrultulmuş olan silaha baktı. İçinde korku yoktu ama yine de temkinli davranmak için olduğu yerde hareketsiz bir şekilde kaldı. Sonra kendisine küçümseyen gözlerle bakan adamın yüzüne baktı.

"Ne arıyorsun burada?"

"Sanırım," dedi Poyraz başını göğe kaldırıp yapmacık bir tiyatro sergileyerek "Belamı arıyorum."

İşte bunda haklısın diye düşündü Pelin. Ama bunu dile getirmedi. O gece kimin belasını bulacağı belli değildi. Yine de bu adamla bir gün karşılaşacağını beklemektense o günün geldiğini görmek içini rahatlatmıştı. Sürekli beklemektense bir şeylerin olup bitmesi daha iyiydi.

Genç kadın etrafına bakındı. Etrafında kaç kişi olduğunu ve bağırdığında sesini ne kadar duyurabileceğini hesaplıyordu. Kaçabilir miydi?

"Boşuna enerjini harcama fıstık. Evinizin etrafını adamlarım sardı. Ellerinde silahları ile evin kapısından çıkanı vurmak için talimat aldılar. Ayrıca her ihtimale karşı küçük tedbirler de aldık. Eğer kaçmaya kalkarsan bu gece bu evden kimse sağ çıkmayacak şekilde. Anlıyor musun güzelim?"

Pelin tepki vermedi. Poyraz blöf yapıyor olabilirdi. Aklından kaçıp kaçamayacağı senaryoları tartışıyordu. Poyrazın yanında üç iri kıyım adam daha vardı. Hızlı koşsa nereye kadar varabilirdi? Eve gidemezdi. Evdekileri tehlikeye atardı. Yola çıksa gece geç saatte yoldan araba geçme ihtimali çok düşüktü. Kısacık bir zamanda bütün ihtimalleri kafasından bir bir geçirdi.

"Bence çok fazla düşünüyorsun. Şimdi şuradaki," Poyraz elinde tuttuğu silahı biraz ileride farları sönmüş bir şekilde bekleyen arabayı işaret edecek şekilde uzattı. "Arabaya geçelim de daha rahat konuşalım. Değil mi?"

Pelin bezgince nefesini boşalttı. Bağırabilirdi ama evdekileri tehlikeye atmak istemiyordu. Kaçmaya çalıştığında ya yakalanacaktı ya da tek kurşunla yere serilecekti. Sonra evdekiler ayaklanacak ve bir arbede olacaktı. Bu sırada silahlar ateşlenecek ve belki de sevdiği insanlar zarar görecekti. Zorunlu olarak pes etti.

Ağır adımlarla arabaya doğru giderken silahın soğuk demirden namlusunun sırtına değdiğini hissediyordu.

"Hadi güzelim biraz acele edelim. Sabaha kadar senin nazlı nazlı yürümeni bekleyecek kadar sabrım yok benim."

Pelin başını arkaya çevirdi.

"Koşmamı mı tercih edersin?"

Poyraz kahkaha attı.

"Komik bir kızsın. Aslında eğlencelisin de."

Pelin önüne döndü. Gözlerini devirdi ama bunu Poyraz'ın görmesine imkân yoktu.

"Ben senin için eğlenceli diyemeyeceğim. Ama aklıma güzel küfürler geliyor sana olan hislerimi tarif etmek için. Duymak ister misin?"

Poyraz elindeki silahı öne doru ittirip genç kadının sırtını dürttü.

"Acele et."

Pelin acele etmedi. Ağır adımlarla arabaya doğru ilerlemeye devam etti. O anda bir mucize olmasını çok diledi. Bir anda evde bir ışığın yanmasını ya da yoldan bir arabanın geçmesini mesela. Komşu evlerin kendi evlerine neden böyle uzak olduğunu merak etti. Bu kadar uzak olmasalar belki de bağırmayı göze alabilirdi.

Poyraz genç kadını siyah renkte panelvan tipi bir araca yönlendirdi. Arka tarafa geçtiler. Oturdukları koltuklar birbirini görecek şekilde karşılıklı olarak yerleştirilmişti. Ve aracın oturma kısmı beklediğinden daha şıktı. Hatta deri döşemeli koltuklar oldukça rahattı.

Portakal Kabuğundan MasallarWhere stories live. Discover now