- Pelin 3 -

1.4K 259 183
                                    

nasıl gidiyor hikaye sizce?

lütfen bol bol yorum yapın ki bana şevk versin. sizin fikrinizi önemsiyorum. 

sizi seven ponçik yazarınız Şennur <3 


**



Uyandığımda başımda keskin bir ağrı vardı. Bu ağrıya yabancı değildim ama alıştığımı söyleyemezdim. Çünkü alışılabilecek bir ağrı değildi. Beynimin kafatasımın içinde eriyip dağıldığını ve kafamı kaldıramadığımı hissediyordum. Göz ucuyla etrafımı incelerken, gün ışığına da hassaslaşmıştım doğal olarak ama perdeler kapalı içerisi hafif ama yormayan bir ışıkla aydınlandığı için çok zorlanmıyordum.

Odamda değildim.

Normal zamanda buna telaş yapmam gerekirdi. Çünkü geceye dair hatırladığım son anılar silik ve eksik olsa da kendi odamda uyanmamamı açıklayacak kadar net değildi. Ama telaş yapamayacak kadar halsiz ve yorgun hissediyordum kendimi.

Neden buradayım?

Burası neresi?

Göz ucuyla odayı taradım ve o tanıdık mobilyaları görünce telaşım azalmadı. Hatta biraz daha endişeli bir şekilde üzerimdeki kıyafetleri kontrol etme ihtiyacı hissettim.

Dün sabah evden çıkmadan önce giydiğim sarı sweetim üzerimdeydi. Eteğim de yorganın altında topaklansa da belimdeydi.

Derin bir nefes verip bu otel odasına nasıl geldiğimi hatırlamaya çalıştım. Ki bu otel Mersin'in gözde otellerinden olduğu için mobilyaları bana tanıdık gelmişti çünkü daha önce tanıdıklarımız ya da iş yaptığımız insanları ağırladığımız bir oteldi.

Ayağa kalkmaya çabaladım ama baş ağrım beni yatağa geri serdi. Hem vücudum hem ruhum hem de kalbim aynı anda sızlıyordu.

Önce odaya dolan kahvenin kokusunu aldım. Yatak odası ile çalışma alanı bir bölme ile ayrıldığından orada olan biteni kestiremiyordum. Birileri kahve içiyor ya da hazırlıyordu.

Birileri?

Bu odada tek olmadığımı düşününce hem utanç hem de korku bulutları etrafımı sarmaya başladı.

Ne yapmıştım ben Allah'ım?

Sonra onu gördüm. Elinde sıcak olduğu belli olan, kahvenin kokusunun damağıma yayıldığı dumanı üzerinde romantik bir şekilde süzülen bir bardağı tutuyordu. Tıpkı hayallerimdeki gibiydi. Sağlıklı ve diri! Biraz zayıflamıştı.

Hızla yatakta doğruldum.

"Sen de kimsin? Uzak dur!"

Şaşkınlıkla yüzüme baktı.

"Kime benziyorum?"

Gözlerimi kısarak bir iki saniye yüzüne baktım.

"Kime benzediğini sormadım. Kim olduğunu sordum. Çünkü o benzediğin kişi ölü!"

Ömer kahveyi baş ucumdaki sehpaya nazikçe bıraktı.

"Kime benziyorsam tam da o kişiyim. Ve gayet sağlıklı ve canlıyım."

"Vay ben böyle vaziyetin..." diye başladığımda Ömer kaşlarını çatarak bana baktı. Devamını içimden söyleyip kahve kupasını elime aldım. Çünkü kahveye ihtiyacım vardı. Belki daha sert bir içeceğe de!

Portakal Kabuğundan MasallarWhere stories live. Discover now