- Y E D İ -

3.4K 403 134
                                    

selam PKM ciler :) buradasınız değil mi? 

bakın hemen geldim :) elimden geldiğince haftada bir bölüm eklemeye çalışıyorum. artık alırım bir like :)

umarım keyifle okursunuz .. hikayemiz giderek daha heyecanlı olmaya başlıyor sanırım ;) yorum yapın da nasıl yazmışım bileyim...

selam ve dua ile...

sizi seven nöbetçi yazarınız Şennur Kasa


***




Pelin gözlerini açtığında ormanlık bir alanda park halindeydiler. Orman? Arabanın arka koltuğunda uzanıyordu. Arka koltuk? Başında keskin bir acı hissetti. Elini kafasına götürüp yokladığında eli ıslanmamıştı. Neyse kanamıyorsa sorun yoktur diye geçirdi içinden. Yerinden doğrulmaya çalıştığında biraz ötede telefonla konuşan Ömer'i gördü. Adamın arkası dönüktü ama kıyafetlerinden onu tanımıştı. Etrafına bakınmaya devam etti. Yerinden doğrulurken arabanın kırılan camının parçaları eline battı. Kırılan cam? Yüzünü ovuşturup kendine gelmeye çalıştı. Bir kâbusun içindeymiş hissine kapıldı. Bu bir kâbus olmalı!

Ömer telefonu kapattıktan sonra arabaya dönüp Pelin'e baktı. Genç kızın ayıldığını görünce sessiz bir oh çekti. Yavaşça genç kızın yanına yanaştı.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Başım ağrıyor biraz."

Pelin başını ovalıyordu. Bakışlarını Ömer'e yöneltince birden telaş yaptı.

"Omzun kanıyor!"

Ömer ilgisizce omzuna götürdü elini.

"Önemli bir şey değil. Sıyırdı sadece. Senin bir yerinde bir şey yoktur umarım."

"Ben iyiyim. Ama senin hastaneye gitmen gerekiyor." Etrafına bakındı. "Neredeyiz?"

"Evinizin yakınında bir yerlerdeyiz. Seni eve bırakmadan önce ayılmanı ve bir şeyin olmadığını kontrol etmek istedim."

"Eve mi gideceğim? Öyle hiçbir şey olmamış gibi yani? Polislere haber verdin mi? O adamlar nerede? Nasıl kurtulduk biz? Şu arabanın haline bir bak!"

Ömer gözlerini devirdi.

"Sen heyecanlanınca susmak bilmiyorsun anlaşılan."

Pelin omuz silkti.

"Aklımda cevap bekleyen daha binlerce soru var."

Ömer yüzünü ovuşturdu.

"Şuan sorularını cevaplayacak sakinlikte değilim üzgünüm. Bunları daha sonra konuşabiliriz."

Pelin kendisine beklenti içinde bakan adamı görmezden geldi. Arabadan inip eve gitmeye hiç niyeti yoktu. Kaşlarını çattı.

"O adamlar kimdi ve neden polise haber vermedik?"

"Kim olduklarını bilmiyorum ama bulacağıma emin olabilirsin. Polislere haber vermek için henüz erken."

"Öldükten sonra mı haber vereceğiz? Ne demek erken? Arabamızı süzgece çevirdiler. Bizi öldüreceklerdi! Gerçekten öldüreceklerdi."

"Evet, ben de farkındayım. Ama polise haber verirsek onları bulmak daha da zorlaşır. Biraz daha sesiz olmak lazım."

Pelin anladım der gibi başını salladı. İkna olmamıştı ama itiraz da etmeyecekti. Hem ailesini de telaşlandırmamış olurdu. Ayrıca polislere de anlatacak pek bir şeyleri yoktu.

Portakal Kabuğundan MasallarWhere stories live. Discover now