Pelin 1

1.7K 264 103
                                    


merhaba 

biliyorum sizi çok bekletiyorum bu ara ama diş tedavisi olurken ailece korona olduk ve ben ancak kendimi toparlayabiliyorum. 

bundan sonraki bölümleri Pelin'in anlatımı ile devam etmek istiyorum. denemelik bir bölüm yazdım. eğer siz de beğenir ve kabul ederseniz bu şekilde devam edebiliriz.

lütfen fikrinizi belirtin ben de ona göre devam edeyim.

hepinizi çok ama çok seviyorum.

iyi ki varsınız ve beni sabırla beklediğiniz için çok teşekkür ederim...

keyifli okumalar dilerim...

ponçik yazarınız Şennur Kasa


**


Kalbim bir an durdu sanmıştım. Nefes alışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum. Ama buna engel olacak gücüm yoktu. Yanaklarımdan yaşlar da süzülmeye başladı bir anda. Sanki vücudum benden habersiz bir şey öğrenmiş ve ona tepki veriyordu. Ama aklım bomboştu. Tek duyabildiğim telefondan gelen şarkının melodik sesiydi. O da giderek uzaklaşıyor ve silik bir anı gibi yavaşça kayboluyordu.

Gözümün önünde bir ışık patlaması ve belli belirsiz gölgeler vardı. En son nerede ve kiminle olduğumu hatırlayamıyordum. Göğsümün daraldığını ve bir elin üstüne baskı uygulayıp nefes almamı zorlaştırdığını hissettim. Yaşamdan ölüme doğru mu gidiyordum? Ölüyor muydum ben?

Bir yanım ölümden korkuyordu. Yaşamak, koşmak, kahkahalarla gülmek istiyordu.

Ama diğer yanım Ömer'e kavuşmak için ölüme razıydı. Ve ilahi bir güç de bu yanımı destekliyor gibiydi.

Aradan ne kadar vakit geçtiğini hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda kendimi öylesine yorgun hissediyordum ki sanki günlerdir durmadan çalışıp bir anda yere yığılmıştım ve günlerdir uyuyordum. Gözkapaklarımı açmak bile bir eziyet gibiydi. Dudaklarım kurumuş ve birbirine yapışmıştı. İlk fark ettiğim kolumdaki serumun sızısıydı.

Sonra onu gördüm.

"Nasılsın? Daha iyi misin?" diye sordu.

Yutkundum. Ağzımın ıslanmasını ve dilimin uyuşukluğunun geçmesini bekledim. Hafifçe gülümserken "Ne oldu?" diye sorabildiğim sadece.

"Bir panik atak krizi geçirdin. Doktorlar sana sakinleştirici ilaçlar verdi. Yani sanırım. İçeriğini bilmiyorum ilaçların ama öyle olmalı diye düşünüyorum." Fırat ellerini saçlarına götürüp acemi ve gergin bir şekilde güldü. "Kusura baka, ben biraz gerginim. Saçmalayabilirim. Daha iyisin değil mi? Ben gidip doktor çağırayım. Sen burada bekle." Başını geriye atıp tekrar güldü. "Nereye gideceksin ki değil mi? Saçmalıyorum farkındayım. Neyse ben gidip doktor çağırayım."

Yüzüme yansıtamasam da içimden Fırat'ın bu hallerine gülümsüyordum. Korkmuş ve telaşlanmış bir ergen gibi görünüyordu. Gözlerimle odayı tararken buraya neden ve nasıl geldiğimi düşünmeye başladım.

En son neredeydim?

Neden panik atak krizi geçirmiştim?

Anılar hızla aklıma doluşmaya başlarken içlerinden en işe yarayanı seçmek zorlaşmaya başlıyordu.

Akşamdı. Gece denizden yansıyan şehir görüntüsüne dalmıştı. Güzel bir mekandaydık. Fırat karşımda ailesinden bahsediyordu. Sonra telefonum çaldı.

Portakal Kabuğundan MasallarOn viuen les histories. Descobreix ara