- Y İ R M İ D Ö R T -

3.6K 415 214
                                    

selam ederim

arkadaşlar geçtiğimiz hafta baş ağrılarım yüzünden bilgisayarı açamadım. hafta sonu da maalesef şehit haberleri aldık. Rabbim hepsinin şehadetini kabul etsin. bana Hamzamı hatırlatıyorlar ve çok üzülüyorum :( içimden yazmak gelmedi. hiç bir şey yapmak gelmedi. bu sabah size karşı mahcup olmak istemediğim için oturdum bilgisayar başına ve çiziktirdim bir iki cümle. inşallah keyifle okursunuz. Rabbim devletimizi daim kılsın inşallah. yine yeniden yeni bölümlerde görüşmek üzere selam ve dua ile kalın...

hakkınızı helal edin...

seviyorum sizi...

Şennur Kasa

***





Pelin elindeki telefona dakikalarca baktı. Aynı mesajı defalarca okudu. Kısacık bir mesajdı bu. Kısa ama çok ağır bir mesajdı. Pelin ne düşüneceğini ne hissedeceğini bilemedi. Her şeyin olmak istiyorum demişti. Demek ki seviyordu. Sevmeyen insan böyle büyük laflar eder miydi? Etmezdi tabi ki. Acaba Ömer kıza evlenme mi teklif etmişti? Her şeyin olmak istiyorum derken işlin içine neler giriyordu mesela? Oha! Evlenme teklifi almış olabilir miydi? Yok canım o kadar da uzun boylu değildir diye mırıldandı Pelin. Gerçi Ömer Murat'la büyümüştü sonuçta ani bir evlilik teklifi çok da şaşırtmazdı Pelin'i. Ama evlenmek... Zor bir karardı.

Neyse önce şu mesajı bir sonuca bağlaması lazımdı. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyor elleri titriyordu. Kelimeler aklından çok uzağa kaçmış gibi hissediyordu. Ne yazacağını bilemedi. Birkaç kelime yazıp beğenmedi ve sildi. Sonunda böyle olmayacağına karar verdi. Ve Ömer'in numarasını tuşlayıp arama kısmına geldi.

Telefon uzun uzun çalarken Pelin'in kalbinden midesine kızgın korlar yavaş yavaş, nazlı nazlı iniyordu sanki. Midesinde kordan kelebekler çırpınıyordu. Nefesi kesilip tıkanacakmış gibi hissediyordu. Olduğu yerde bir sağa bir sola adımlar atıp telefonun açılmasını bekliyordu. Telefon birkaç kez çalıp Pelin'in kalp krizi geçirmesine ortam hazırlarken son anda ahizenin ucundan aşina olduğu o tok erkek sesi gelmişti.

"Alo."

Bu kadar. Alo mu? Aşkım, sevgilim, bir tanem yok mu? Pelin'im seni seviyorum falan da mı yok? Sanki bu saatte neden aradın kardeşim der gibi bir alo mu sadece?

"Selam. Nasılsın? Rahatsız etmiyorum değil mi?"

Pelin direk konuya girememişti. Ne diyeceğini şaşırmıştı. Sanki ortaokuldaydı ve ilk defa bir erkeğin kendisinden hoşlandığını öğrenmişti. Öyle bir telaşa kapılmıştı kalbi.

"Rahatsız etmiyorsun. Oturuyordum ben de balkonda."

Ömer'in sesi sıkılgan ve çekinikti. Her zamanki gibi uzak ve mesafeli duruyordu. Az önceki mesaj Pelin'in hayalinin bir ürünü olabilir miydi? Belki de yazdığına çoktan pişman olmuştu Ömer. Kim bilir...

"Şey... Az önceki mesajı sen mi yazdın?"

Yani pek sen yazmış gibi konuşmuyorsun ama ne bileyim... Diye geçirdi içinden genç kız.

"Yok kuzenim yazmış."

"Çok komik. Açıklaman bu mu?"

"Bu değil Pelin. Ama nereden başlayacağımı bilmiyorum."

Ömer derin bir nefes aldı. Nereden başlayacağını gerçekten bilmiyordu. Sana bir iyi bir de kötü haberim var hangisinden başlayayım diye mi sormalıydı acaba?

"Başla bir yerden en azından. Böyle ortada durmaktan iyidir."

Pelin'in az önceki heyecan ve hevesi yerini sıkılgan bir hüzne bırakmıştı. Hissediyordu bu konuşmanın hayra alamet olmadığını. Zaten Ömer'in sesinden de belliydi. Yine de kötüye yormadan önce genç adamın savunmasını dinlemek için bekledi. Belki açıklaması mesajı kadar beklenmedik ve güzel olacaktı.

Portakal Kabuğundan MasallarWhere stories live. Discover now