- Y İ R M İ B E Ş -

3.6K 391 186
                                    

selam ederim

bir süredir yoktum. hakkınızı helal edin. ağır bir üst solunum yolu rahatsızlığı geçirdim. koronadan bir tek eksiği ateşti. tabi bu bende panik atağı tetikledi. 

hamdolsun şimdi daha iyiyim fakat bu sefer de çocuklarım bilgisayardan ders yaptığı için fırsat bulup bölüm yazamıyorum. şimdi bile acele ile yazdım bölümü. biliyorum kısa oldu ama devamını en çabuğundan yazmayı istiyorum. inşallah bir aksilik olmazsa...

Rabbim bu sıkıntılı günleri en kısa sürede atlatmayı nasip etsin inşallah.

sizler nasılsınız? yoklama verin. inşallah hiç biriniz korona ile imtihan olmadan bu süreci atlatırız. aklım bir de sizde kalmasın. dikkat edin kendinize. dışarı çıkmayın. çıkarsanız da tedbirli davranın kuzularım ...

seviyorum hepinizi...

ailenizin yazarcığı Şennur Kasa


**

Mersin kısa süren yaz yağmurunun ardından nem ve sıcağın buluşması ile beraber insanın teninde yapış yapış bir his bırakan ıslak ve sıcak havasına bürünmüştü. Pelin arabanın klimasını orta seviyeye getirdikten sonra birkaç dakika önceye kadar yağan yağmurdan iz barındırmayan toprak yola odaklandı. Radyoda son dönemlerde çok sevdiği o melankolik şarkı çıkmıştı. Sesi neredeyse son kademeye getirdi. Müzikle beraber aklına binlerde duygudan kopup gelen milyonlarca düşünce üşüşüyordu. Hepsinin kahramanı Ömer'di. Tüm düşüncelerinde bir hain gibi, bazen duygularını öldüren bir katil gibi ve Pelin'den çok değerli bir şeyi çalan bir hırsız gibi gezinen isim ona aitti. Her şey Ömer'de başlıyor ve Ömer'le bitiyordu. Gözlerini açtığında aklına ilk onun ismi geliyordu. Sabah uyanıyor gözlerini tavana dikiyor ve Ömer'e bir küfür sallıyordu. Geleneksel sabah rutini bu olmuştu. Bütün gün iş yerindeki koşuşturmacalarda Ömer'i düşünmeyeceği gibi aptalca bir fikre kapılmıştı ilk zamanlar. Ama bu fikri ortaklıkları yüzünden sürekli Ömer'le iletişim halinde olmak zorunda kalınca kendini imha etmek zorunda kalmıştı. Gün boyu onun hayali ile yaşıyordu. Gece yastığa başını koyduğunda durum değişmiyordu. Yine varsa yoksa Ömer... Rüyaya dalmadan önce de en afilisinden bir selam gönderiyordu genç adama. Ve uyku. Uyku en kötüsüydü. Rüyasında Ömer'i görmüyordu sadece. Dedesini, Boğaç'ı, onu bırakan annesini... Hepsiyle kavga ediyor, boğuşuyor bazen onları öldürüyor bazen onların elinden öldüğünü görüyordu.

Ama hepsini atlatacağına olan inancı sağlamdı. Pelin'di o. İflah olmaz bir âşık da olsa sarsılmaz yıkılmaz asla pes etmezdi. Duyguları ile hareket etmez, her zaman mantıklı düşünür ve kimseyi kafasına takmazdı. Yine öyle olacaktı. Yenilmeyecekti.

Derin bir nefes aldı. Öyle miydi gerçekten? Pelin... Çok güçlü bir kız mıydı? Eskiden de güçlü bir kız değildi sadece öyle görünmeye çalışırdı. Ama şimdi? Eski Pelin olmadığına yemin edebilirdi ama kendine bile kanıtlayamıyordu henüz.

Duyguları değişmişti. Eski hovarda gönlü, kimseyi takmayan aklı, çabuk dağılan dikkati ve her zaman ruhunda hissettiği yaşam enerjisi artık yoktu. Aynaya baktığında alışkanlıklarından vazgeçmeye hazır, sevgi yerine bağlılığı tercih eden, gelecek için çabalayan, aklında onlarca sorunu çözmek için düşünüp tasalanan bir Pelin görüyordu.

Gülümsedi. Aynaya bakmak eskiden bu kadar acı vermiyordu diye düşündü.

Radyodaki şarkı nakarat kısmına gelmişti. Sesi daha da açtı. Ve bağıra bağıra eşlik etmeye başladı.

Portakal Kabuğundan MasallarWo Geschichten leben. Entdecke jetzt