- Pelin 10 -

1.5K 231 293
                                    

selam ederim arkadaşlar

bu hafta bölümü biraz geciktirdim ve istediğim kadar uzun yazamadım. evde küçük bir tadilat işimiz vardı ama işler çığırından çıktı. geçen hafta oturacak bir sandalye bile bulamıyordum. ve yorgunlukla geçti. bu yüzden bölüm yazamadım kusura bakmayın. dün bölüm yazmaya başladım aslında biraz daha devam edebilirdim ama o zaman sizi daha çok bekletmiş olurdum. bu yüzden hemen eklemek ve arayı çok açmamak istedim. uamrım bu aşk dolu bölümü keyifle okursunuz. yeni bölümde görüşmek üzere..

keyifli okumalar..

ponçik yazarınız şennur <3


**




"Bana öyle bakma?"

Gözümü bilgisayardan ayırmadan üzerimde hissettiğim o sinir bozucu bakışların sahibine en ciddi ses tonuma uyarıda bulundum. Çünkü rahatsız olmaya başlamıştım artık.

"Sana bakmıyorum."

Gözlerimi devirdim. Bana bakıyordu. Çaktırmadan yapmaya çalışıyordu. Ama gözlerinde öyle yakıcı bir bakış vardı ki onu görmesem bile bana baktığını hissedebiliyordum.

"Göz ucuyla bana bakıp kontrol ettiğini anlamadığımı mı sanıyorsun? Neyim ben beş yaşındaki bir kız çocuğu mu? Oradan bakınca salak gibi mi görünüyorum sana?"

Fırat garip homurtular çıkarıp çayından bir yudum aldı. Homurdanması suçunu kabul ettiği anlamına geliyordu. Bilirsiniz erkekler karşı çıkamayacakları durumlarda homurdanıp dudak büker.

"Sadece seni anlamaya çalışıyorum."

"Beni anlamanı talep ettiğimi hatırlamıyorum Fırat. Anlaşılmak istesem kendimi sana anlatmaya çalışırdım."

"Sabah sabah filozofluğun üzerinde yani."

"Eh senin de dedikoducu mahalle teyzeliğin üzerinde olduğuna göre çekirdek söyleyelim de boşa gitmesin bari."

Fırat pofurdayarak sandalyesine yaslandı. Suratında her zamanki bilmiş ve üstten bakan o ifade vardı. Seni senden iyi tanırım kafası. Bu suratı nerede ya da kimde görseniz anlardınız. Sen ne bilirsin ki bak ben dışardan bakınca sende şöyle şöyle sorunlar görüyorum der gibi bakıyordu.

"Pelin dengesiz bir ruh halindesin. Bunun farkında mısın bilmiyorum. Üzgün olmanı anlayabiliyordum. Ama bu halin garip. Hem mutlusun. Ama bir yandan bu mutluluğun sebebini herkesten saklıyorsun."

"İyi mal dedim işte. Güzel kafa yapıyor. Hem sen beni neden analiz etme gereği hissediyorsun anlamadım. Küçükken psikolog olmak istiyordun da içinde mi kaldı? Denek olarak da beni mi seçtin? Gönlünde bir sosyolog mu yatıyor?"

"Sana değer veriyorum Pelin. Senin iyiliğini istiyorum."

Bir sen kalmıştın zaten! Benim iyiliğimi istiyormuş! Sen anlarsın benim iyiliğimden? Beni ne kadar tanıyorsun da böyle birden abim gibi hatta sevgilim gibi kol kanat geriyorsun? Benim iyiliğimi benden daha çok isteyenler kulübünden bir kişi daha. Tebrikler!

"Ben kendi iyiliğimi istemeyecek kadar aciz miyim sence Fırat?"

Kaşlarımı kaldırmış meydan okuyan gözlerle Fırat'a bakıyordum. Ne saçmaladığını sonradan anlamış ve yüzüne mahcup bir ifade yerleşmişti. Ama beni sinirlendirmeye yetiyordu bu tavrı. Durup durup benim neşeli ruh halimi sorguluyordu.

Portakal Kabuğundan MasallarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin