- O N -

3.2K 403 151
                                    

selam ederim :)

gece gece yine ben geldim :) 

haftada bir bölüm yazmaya çalışıyorum o yüzden bölüm kısa diyenin ağzına kürekle -hafifçe ama- vururum. baştan söyleyeyim (:

medyadaki şarkıları kafama göre seçiyorum bölümlerle alakası yok onu da belirteyim aklımdayken.

umarım keyifle okursunuz bölümü. 

en yakın zamanda görümek üzere sizi bölümle başbaşa bırakıyorum..

selam ve dua ederim... 

ailenizin nöbetçi yazarı Şennur Kasa

seviyorum sizi <3 seviyorum huleyn :) 


**


"Ömer Bey, uyandınız mı?"

Ömer tek gözünü hafifçe aralayıp Pelin'e baktı. Bu kız hala burada ne arıyordu? Neden onu rahatsız ediyordu bu saatte? Bugün fazla mı güzeldi?

"Bu kadar rahatsız edip uyanmayacağımı mı düşünüyorsunuz acaba?"

Ömer diğer gözünü de açmaya çalışsa da beyni vücuduna bu sinyali göndermeye razı değil gibiydi. Göz kapakları hissizleşmiş ve hantallaşmıştı. Beyni uyuşuktu. Ama ateşi yoktu. Vücuduna batan dikenler gitmişti. Giderken de yerinde ağır bir halsizlik hali bırakmıştı.

Pelin dudağını ısırdı. Adamı gerçekten de iyi dürtmüştü. O da yeni gelin gibi nazlanmıştı uyanmamak için ama.

"Şey... Çağla aradı da?"

Ömer tek kaşını kaldırarak Pelin'e baktı.

"Çağla?" Kimdi bu Çağla?

"Fabrikadaki sekreter kız. O aradı. Yani önemli olmasa inanın sizi uyandırmazdım. Ama kız da korkmuş tabi. Ne yapacağını da bilememiş, yazık. Ben de öyle kendi kendime karar vermek istemedim. Zaten sizin de böyle bir durumda bilgilendirilmek isteyeceğinizi düşündüm, sonra bana kızarsınız maazallah. Yani uyandırmak istemezdim aslında. Çok da hastasınız. Ama bu da önemli. O yüzden rahatsız ettim. Bana kalsa bugün işe gitmeyin dinlenin derdim. Ama bana kalmıyor maalesef."

Ömer derin bir nefes aldı. Farkında olmadan iki gözü de açılmıştı. Hatta yataktan doğrulmuş ve Pelin'i anlamaya çalışırken halsizliğini bile unutmuştu.

"Sadede gelebilecek misiniz Pelin Hanım?"

Ömer eliyle yüzünü ovaladı. Bütün kadınlar mı böyle konuşuyordu yoksa bu Pelin'e has bir şey miydi? Bunu bilecek kadar tanımıyordu kadınları. Ama Pelin'in kendine has bir kadın olduğuna emindi. Onu az da olsa tanıyordu artık.

Pelin yine dudaklarını kemirmeye başladı. Nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. O yüzden birden söylemeye karar verdi. Hızlıca nefes alıp hemen konuya girdi.

"Fabrikaya hırsız girmiş."

Ömer aldığı ilaçlar yüzünden hayal âleminde gibi hissediyordu. Pelin gerçekten orada mıydı? Mersin'e gerçekten gelmiş miydi? Fabrika gerçekten var mıydı? Emin değildi. Kaşlarını ovalamaya başladı.

"Hangi fabrikaya?"

Pelin gözlerini devirdi. Bu adam da sabahları pek bir alık oluyordu.

"Meyvelerin işlendiği fabrika yok mu? O işte. Eskiden Defnelerin şimdi Murat'ın olan fabrika. Portakal bahçelerinin içindeki, her gün gidip kontrol ettiğimiz fabrika. Buraya geliş sebebimiz olan fabrika. Hani alavere dalaverelerin döndüğünden şüphelendiğimiz, dün müdürünü kovduğunuz fabrika."

Portakal Kabuğundan MasallarWhere stories live. Discover now