Pelin 13

1.4K 202 130
                                    

selam ederim arkadaşlar

hayırlı cumalar. ve üç aylarımız mübarek olsun.

arayıl tatilinden dolayı bölüm yazamadım çünkü çocuklar evde ve beynim ağrıyor. odaklanamıyorum. ne kitap okuyabiliyorum ne yazabiliyorum. öyle verimsiz zamanlar şu tatiller. neyse. elimden geldiğince bir bölüm yazdım umarım keyifle okursunuz.

size birşey söylemek istiyorum hikayemizde son iki bölümde olduğumuzu bildirmem lazım sanırım. iki bölümümüz kaldı. finale bir bölüm kaldı yani.

60 bölümü devirdik. onlara doyduk artık. eh mutşu da oldular. evlendirdik artık gözümüz arkada kalmaz. yazdığım en uzun soluklu ve en az okunmalı hikaye olarak bunu da tarihe not edeceğim :)))) umarım keyifle okumuşsunuzdur. ama merak etmeyin yepyeni taptaze br hikaye ile tekrar buralarda olacağım hemen oraya ışınlanın olur mu?

hepinizi seviyorum. portakal perisine de bugün bölüm ekleyeceğim. merak edenleri oraya da beklerim.

sizi seven ponçik yazarınız Şennur Kasa

**







Tutkum ve heyecanım beni terk etmemişken, ruhum hala ilk andaki kadar dinçken vücudumun enerjisi tükenmişti. Başımı Ömer'in yani sevgili kocamın çıplak göğsüne dayadığımda kalan son gücümle mırıldandığımı hatırlıyorum.

"Sana dokunmaya, seni sevmeye doyamadım."

Ömer'in elleri saçlarımda usulca geziniyordun.

"Bir ömür seni sevsem yine sana doyamam göçmen kızı. Ama senin beni sevdiğini bilmek yüreğimi kanatlandırıp hiç bilmediğim şehirlerin uçsuz bucaksız göğüne doğru havalandırıyor sanki."

Sonrasını hatırlamıyorum. Belki Ömer konuşmaya devam etmişti. Belki o da benim gibi mutluluk ve yorgunluktan sonra kendini uykunun ellerine teslim etmişti. Tek bildiğim saatin alarmı ile yerimden zıplayarak uyandığım ve gözümü açtığımda odanın karanlık olduğuydu. Sabah bile olmamışken neden alarm kurardı insan gecenin bir köründe?

Gözümü bile açmadan dudaklarımı dahi kıpırdatmadan söylenmeye başladım.

"Ömer telefonun mu bozuldu? Neden bu saatte alarm çalıyor?"

Ömer yavaşça yataktan kalkmaya çalışırken sıcak bedenini benden uzaklaştırdığı için kaşlarımı çatmıştım.

"Sabah namazı için çalıyor canım. Ben gidip duş alayım. Namazımı kılayım."

"Duş mu alacaksın? Bu saatte!"

Ömer başını sağa yatırıp bana baktı.

"Abdest almam gerekiyor. Bilirsin, namaz için."

"O kadar enerjin varsa başka şeyler de yapabiliriz. Sen ve ben... daha eğlenceli dakikalar vaat etsem sana."

Gözümü yarı açmıştım ama yine de en şeytansı ve şuh ifademi takındım. Belki birkaç saat ancak uyumuştum ve bedenim uykunun mahmurluğunu, tatlı dinginliğini henüz terk etmemişti bile ama yine de sevdiğim adamın kollarında biraz yaramazlık yapma fikri tüm yorgunluğumu silip süpürecek kadar cazip geliyordu.

"Beni yoldan çıkarma papatya güzeli. Murat abim, her şeyin tekrarı vardır ama namazı kaçırdın mı o vakit bir daha gelmez derdi. Ama namazdan sonra affetmem bilesin."

Kahkaha attım. Hemen ardından suratımı astım.

"Murat ve onun felsefesi." Başımı yastığa gömüp ofladım. "Git ve namazını kıl mübarek insan. Ben seni bu kutsal görevinden alıkoymayayım. Hadi git cennet gülü."

Portakal Kabuğundan MasallarOnde histórias criam vida. Descubra agora