-3- Anılar.

175K 3.9K 253
                                    

Multimedia Hazal ve Buğra'nın yaşadığı ana benziyor. Onun gibi bir şey işte. Bu bölüm biraz sıkıcı ve olaysız geçmiş olabilir. Sığınaklaraa kaçııııın !! Neyse, iyi okumalaaar :d

Yanına gittim ve oturdum. Kaldırımda oturuyorduk. Bakışlarını bana çevirmemişti, hala kaykayıyla uğraşıyordu.

''Berk biraz fala konuşkandır.'' Hala kafası kaykaya dönüktü.

''Fark ettim.'' dedim, sırıtırken.

''Kaykay sürmeyi biliyor musun ?'' dedi kafasını kaldırıp, bana bakarken.

''En son denediğimde - ki bu ilk seferimdi - kolumu kırmıştım.'' dedim yüzümü buruşturarak. Yüzümü buruşturmamın iki sebebi vardı.

1- O acıyı ve ağrıyı tekrardan hissetmem.

2- Doruğun günlerce benimle ilgilendiğini hatırlamak.

İkisi de bende kusma isteği yaratıyordu.

''Bu kadar beceriksiz misin gerçekten ?'' dedi yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken.

''Kaykay sürememenin beceriksizlik ile alakası yok.'' dedim. İki kaşını da kaldırmış bir şekilde bana bakarken ''Ama evet, tahmin edemeyeceğin kadar beceriksizim.'' diye ekledim.

''Sana öğretebilirim.'' dedi ve ekledi. ''Tabii istersen.''

''Bir taraflarımı tekrardan kırmayı göze alacak kadar salak mı sanıyorsun beni ?'' dedim ilk tanışmamızdan bir cümle alıntı yaparak. Sadece cümleyi şimdiki konuşmamıza uygun bir hale gelecek şekilde değiştirmiştim, o kadar. Onun cümlesini kullandığımı anlamış olacak ki sırıttı ve ''Güven bana.'' dedi, gerçekten güven verici bir tebessümle bana bakarken.

''Senden pek hoşlandığım söylenemez. Hatta hiç hoşlanmıyorum ama gülümsemen çok güzel.'' dedim bir anda. Salağın tekiydim. Niye gülümsemen çok güzel gibi bir şey söyleme gereği duyduğumu bilmiyordum. Bir anda ağzımdan çıkmıştı.

''Senin gülümsemen için de aynısını söylemek isterdim ama yalan söylemeyi pek sevmem.'' dedi sırıtmasına devam ederken. O dediklerinden sonra üzülüp, triplere falan girmem gerekirdi. Ama hayır. Tam tersi, kahkaha atmıştım. ''Pislik.'' dedim kahkahamı bastırdığım zaman.

''Bu güzel iltifatın için teşekkürler bebeğim. Bekle beni, geliyorum hemen.'' deyip arkadaşlarının olduğu tarafa doğru yürüdü.

Gelirken elinde bir kaykay vardı. ''Doruğun kaykayını kaptım.'' dedi kaykayı, kendi kaykayının yanına koyarken. Doruğun kaykayı.. Benim aldığım kaykay. Hala bunu mu kullanıyordu cidden ? Saçmalama, Hazal. Aynı modelden başka bir kaykay almıştır kendine, dedi lanet olası iç sesim. Tüm hayallerimi yıkıyordu. Senden nefret ediyorum iç ses.

Ama tüm düşünceler beynime doluşmuş, adeta kemiriyordu. Kaykayın arkasını - yani tekerleklerinin olduğu tarafı - çevirdim. Benim aldığım kaykaydı bu. Altında yaklaşık 4 sene önce yazdığım not duruyordu. Biraz silik görünüyordu ama yine de belli oluyordu.

Doğum günün kutlu olsun sevgilim. -Haz.

Düşüncelerimi bölen şey, Buğranın sesiydi. ''Hadi, başlayalım.''

Gülümsemeye çalışarak ayağa kalktım. Aklımda o kadar düşünce varken nasıl kaykay ile uğraşabileceğimi bilmiyordum. Ama denemekten zarar gelmezdi.

Kaykayı - Doruk'unkini - yere bıraktı ve ''Sağ ayağını koy.'' dedi. Dediğini yaptım, sol ayağım hala yere basıyordu. ''Şimdi de sol ayağını, sağ ayağının önüne koy.''

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now