-23- Üniversite mevzuları.

152K 3.2K 126
                                    

Multimedia'daki taşOnur arkdşlr. Kim olduğunu biraz ilerleyince anlayacaksınız, iyi okumalaaar.

Buğra'dan,

Sabah gözlerimi açtığımda ilk fark ettiğim şey kollarımın arasındaki ve yatağın diğer tarafındaki boşluktu.

"Hazal ?" diye seslendim, yeni uyandığımı belli eden ses tonumla. Cevap gelmedi. Belki banyodadır da sesimi duymamıştır düşüncesiyle bir daha seslendim ama yine ses yoktu.

Hazal'ın benden önce uyanma ihtimali %0'dı. Yani belki de %1. Genelde erken uyanan taraf ben olurdum. Yatağın yanında bulunan komidinin üstünden telefonumu aldım ve ekran kilidini açıp saate baktım. 9'a yaklaşıyordu. Bir de mesajlar falan vardı ama onlara bakmadan önce Hazal'a bakmayı planlıyordum. Zaten mesajların çoğu ya çıkarcı arkadaşlardan, ya kızlardan ya da operatörden geliyordu. Ve bunlar da hiç ilgimi çekmiyordu açıkçası.

Yataktan çıktım ve gözlerimi ovuşturduktan sonra elimi yüzümü yıkama işlemlerini hallettim. Dolabıma geçip elime gelen ilk şeyi almak yerine Ramones tişörtümü aradım. Uzun zamandır giymiyordum. Aslında şimdi giymemin asıl sebebi Kaan'ın Ramones tişörtünün, annemin sayesinde çamaşır suyuyla mahvolmuş olmasıydı. O salağa en sevdiği tişörtün aynısıyla hava atmak için giyecektim. Tabii bulabilirsem. Dolabın arkalarını bile araştırmama rağmen bulamadım. Nerede ol --

Ah. Hazal.

Dün akşam tişörtlerimi alacağını söylerken ciddiydi. Elimde olmadan gülümsedim ve bu sefer elime geçen ilk şeyi aldım dolaptan. Kaan'ı başka bir konuyla sinir ederdim artık.

Odamdan çıkarken hala tişörtü giymekle uğraşıyordum. Mavi tişörtümü kafamdan geçirdim ve kapıyı hızlıca kapatarak çıktım lobiye. Cebimdeki, Hazal'ın odasının kapı kartını çıkarıp kocaman bir gülümsemeyle açtım kapıyı. Hazal'ı görememle yüzümdeki o gülümseme de yok olmuştu ister istemez. Kapıyı açık bırakıp içeri geçtim ve banyoya baktım. Orada da değildi. Tam odasından çıkacakken beyaz dolabın üstünde kendini belli edecek kadar parlayan yeşil not kağıdına takıldı gözlerim. Ayaklarımı oraya doğru yönlendirdim, sakin adımlar atsam bile kendi içimdeki tuhaf sessizlik yüzünden ayakkabıların çıkardığı ufak sesleri bile duyabiliyordum.

"Odandaki notu görmediğine ve beni kontrol etmek için buraya kadar geldiğine eminim. Odana geri dön ve parfümlerinin arkasındaki nota bak."

Haklıydı. Not olduğunu bile fark etmemiştim. Biraz önceki adımlarıma göre fazla olan bir hızla odama gittim. Banyomda duran parfümlerimin dizili olduğu rafa ilerledim ve üstündeki notu aldım elime. Madem notu görmeyeceğimi biliyor, neden beni uğraştırmak yerine o nota yazmıyordu ki yazacaklarını ?

Hah, tahmin etmiştim. Neyse. Uyandığında yanında olup seni öperek uyandırmadığım için gerçekten üzgünüm hayatım. -Ya o değil de bana sevgi cümleleri hiç yakışmıyor, değil mi ?- Yine neyse. Ama en geç iki hafta sonra yanında olacağıma emin olabilirsin. İzmir'e gidiyorum. Ve hayır, gelmene gerek yok. Sözümü tutup geri döneceğimi biliyorsun. Kısa işlerim var, onları halletmem gerekiyor. Daha sonra detaylı olarak anlatırım, otobüsüme geç kalıyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Ben gelene kadar kendine çok iyi bak ama sakın kızlara falan bakma, tamam mı ? Gelince hepsini tek tek yolarım. Dengesizim, bilirsin.  -Biriciğin.

Hazal'dan,

Başımı, üstünde uyukladığım laptop tuşlarının üstünden kaldırdım; etrafıma bakındım ve tekrardan kafamı laptopa gömdüm. Oteldeki odamı görmek yerine eski odamı gördüğüm her an daha da deliriyordum. Sabah saat 11'e yaklaşırken eve gelmiştim ve tam 14 saattir bu cehennemdeydim. Burada durduğum der dakika daha da bunalıyordum, özlem duygusu beynimi daha da kemiriyordu ama yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Telefonumu cebi olmayan pijamamın bel lastiğinin arasına tıkıştırıp, depresyon topuzum ve somurtan yüzüm ile birlikte mutfağa indim. Babam, çakma annem ve Beste uyuduğu için etraf sessizdi, ben de bu sessizliğe ayak uydurdum. Isıtıcıya su koyup çalıştırdıktan sonra kahveyi koydum kocaman bardağıma. Su ısındıktan sonra suyu bardağa döktüm, buzdolabından bir çikolata aldım ve ayağımla buzdolabın kapısını ittirip yukarı, odama çıktım. Geldiğim gibi yine sandalyeme yığılmıştım. Laptopta facebook'um açıktı ve Onur'dan mesaj beklerken Ezgi'den mesaj gelmişti.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now