-28- Kız tavlama teknikleri.

135K 2.7K 51
                                    

Ah, hadi ama ! Ezgi'nin burada ne işi vardı ki ? İzmirde ?!

O, uzun bacakları ile bize doğru adım atarken ben baştan aşağı onu süzüyordum. Değişmiş miydi ? Fazlasıyla. Boyu ve saçları bayağı uzamıştı ve daha da esmerleşmişti. Beline kadar gelen siyah saçlarını havalı bir şekilde arkaya doğru attı. Bize her adım atışında zaten mini olan siyah elbisesi daha da minileşiyordu. Baştan aşağı siyahtı... Saçları, makyajı, elbisesi, ayakkabıları, çantası. Siyahlara büründüğü o kılığındaki tek renklilik mat kırmızı olan rujuydu. En son 3 sene falan önce hep pembe giyip kendini 'şeker kız Candy' gibi göstermeye çalışan kızın, şimdiki her hareketinden seksilik ve ego akan bu kıza dönüşmesi inanılmaz bir durumdu. Bu kadar nasıl değişebilmişti ?

"Bir güne bu kadar sürpriz çok fazla," dedim mırıldanarak. Ama müziğin etkisiyle, mırıltı halinde olan bu sesimi bizimkilerin duyduğunu sanmıyordum.

Ağır adımlarla bize doğru yaklaştıktan sonra geldi ve tam önümde durdu. Yüzünde kocaman bir sırıtma vardı, bu sırıtmanın bana mı yoksa ikide bir kaçamak bakışlar attığı Buğra için mi olduğunu bilmiyordum.

Bir dirseğini arkaya, bar tezgahına, yaslayıp Ezgi'yi baştan aşağı süzen Buğra'ya ; kimseye çaktırmamayı umarak bir çimdik attıktan sonra zorla da olsa gülümseyen suratımı Ezgi'ye çevirip ayağa kalktım.

"A-aaa, nereden çıktın sen ?" dedim ona sarılırken. Kendi sorumu kendim cevaplıyordum : Cehennemin dibinden.

"Berkler ile birlikte geldim ama buraya gelince birkaç kişiye uğradığım için biraz geç kaldım."

"Hangi Berkler ?" dedim bizim Berkler olmamasını umarak.

"Ah, arkandaki kıvırcık olan Berk çağırdı beni. Ben de onlarla birlikte geldim işte."

Şaşkınlıktan irileşen gözlerimi Berk'e çevirdim sinirle. O ise bize gülümseyerek bakıyordu. Dudaklarımı kıpırdatarak "Seninle sonra görüşeceğiz." dedim ve tekrardan biraz da oyunculuk yeteneğimi kullanıp kocaman sırıtarak döndüm Ezgi'ye.

"Seni nereden tanıyordu ki ?" Sözlerim keskin olmasına rağmen, gülüşüm samimiydi. Yani dışarıdan öyle görünüyordu.

Kulağıma doğru eğildi. "Buğra ile sevgili olunca tanışmıştık." Aynı eski zamanlarındaki gibi kıkırdadı. Onda değişmeyen tek şey şu kıkırdamasıydı sanırsam.

Bugünün sonunda ya Ezgi'yi ya da Buğra'yı yolmamak için kendimi biraz tutmam gerekiyordu. Ah, Berk'i de seçeneklerimizin arasına koymayı unutmayalım lütfen.

''Ah, siz nereden tanışıyorsunuz peki ?'' Sadece Berk'ten değil tüm gruptan bahsediyordu.

''Bayağı geçmişe dayanan uzun bir konu,'' dedim sırıtışımı genişletirken. Tam Buğra hakkında bir şeyler daha ekleyecektim ki yan tarafımda oturan Buğra'nın ayağa kalkıp kolunu omzuma atması bir oldu. Bu yetmemiş gibi bir de beni kendine doğru yaslamıştı.

Olduğum yerde kıpırdandım ve gözlerimi Ezgi'ye çevirdim. Gözlerini ikimizin üstüne dikmişti. "Sevgili misiniz ? Siz ? İkiniz ?" dedi parmağı ile ikimizi gösterirken. Bu kadar şaşırılacak bir durum muydu sahiden ? "Ne diyeyim, çok şaşırdım."

"Bu arada, sormayı unuttum ama nasılsın Buğracım ?" diye sordu, suratını Buğraya çevirdikten sonra. Yüzünde imalı bir sırıtış vardı.

"Mükemmel. Sen ?"

"Aynen." Sonra da bakışlarıyla taciz eden yüzünü Buğra'dan ayırıp bana çevirdi. "Eee bebeğim, beni özledin mi ?" İmalı sırıtışı kaybolmuş, gerçek bir sırıtış gelmişti yüzüne. Görünümünün aksine fazlasıyla sevimli ve içten bir sırıtış. Benim çocukluğumdan bu yana tanıdığım kız buydu işte : Her ne kadar çoğu zaman aptalın teki olsa bile o sevimli sırıtışıyla ona olan sinirimi yok eden Ezgi.

Sen Gitmeden Önce.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin