-22- ''Bu bir evlenme teklifi değildi.''

153K 3.2K 182
                                    

"Tamam, şimdi ne yapıyoruz ?" diye sordum Buğra'ya doğru. Saat 9'a geliyordu, hava kararmıştı ve gitmeme son 4 saat kalmıştı. Yaklaşık 3 saattir de Buğra'nın odasında boş boş oturuyorduk.

''Benim bir fikrim var.'' dedi ve daha üstümü bile değiştirmeme fırsat bırakmadan elimden tutup dışarıya doğru çekti beni. Aptal. Sabahtan beri her yere aynı kıyafetle gitmeme rağmen değiştirmeye fırsat bulamamıştım. Neyse ki o da değiştirmemişti, hala kot gömlek-pantolon ikilisiyle duruyordu.

"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin ?" diye sordum otel dışına çıktığımızda.

"Bekle biraz, göreceksin."

Sesimi çıkartmadım ve ona ayak uydurmaya devam ettim. Bir sinemanın önüne geldiğimizde durdu. "Biraz klişe olacak ama sinemaya ne dersin ?" dedi, şu ana kadar duyduğum en sevimli ses tonuyla. Sen böyle konuş ben Everest'e bile çıkarım vallahi.

''Süper fikir derim,'' dedim sırıtarak. ''Yaklaşık 2 aydır sinemaya gitmiyordum zaten.'' Yalan. En son gittiğim film Harry Potter -Ölüm Yadigarları part 2 idi. Yani 2 yıldır sinemaya gitmiyordum. Sinemada izlemek yerine DVD'leri alıp evde film gecesi yapmayı tercih ederdim.

Sinemanın giriş yerine bir göz attığımda renkli ışıklandırmalarla süslenmiş tabelası olan, tahtadan kapısının üstünde çeşitli yazılar bulunan, küçük ve sevimli bir sinema ile karşılaşmıştım. Kapıdan içeri girince hiç de küçük olmadığının farkına varmıştım, orası ayrı konu. İçerisi dışından daha asil ve süslüydü. Tavanlardaki ışıklandırmalar sadeydi ama kenarlarda çeşitli abartılı süsler vardı. AVM'lerde bulunan sinema kısımları gibiydi işte. Büyük ve görkemli. Biletlerimizi - romantik film ısrarlarıma rağmen bir korku filmine gitmeye karar vermiştik - ve patlamış mısırları aldıktan sonra filmin başlayacağı salon 9'a doğru ilerledik. Salonun girişi bile mor ışıkla aydınlatılmıştı.

Salon kapısının önünde bekleyen görevli bize oturacağımız yerleri gösterdiğinde en arkanın orta kısımlarına doğru ilerleyip oturduk. Buğra acaba korku filminde korkup ona sarılacağımı falan mı düşünüyordu ? Daha çok beklerdi. Korku filmlerindeki hiçbir sahneden korkmayacağıma dair tüm kalıbımı basabilirdim. 

''Eğer korkup da sana sarılacağımı düşünüyorsan... Düşünme derim ben.'' dedim sırıtarak. O ise kendinden fazlasıyla emin bir gülüş atıp ''Bunu film başladıktan sonra tekrardan tartışırız.'' dedi. Hayır, korksam bile ona asla belli etmezdim. Asla. Ama ben genellikle ''Asla,'' dediğim her zaman yine tıpış tıpış o işi yaptığım için bu kadar emin konuşmak istemezdim ama bundan emindim. Asla korkmayacaktım.

''Siktir !'' diye tısladım, kafamı Buğra'nın omzuna gömerken. Ben film başlamadan önce ''Korkmayacağım,'' diyordum, değil mi ? Vazgeçiyorum. Bundan sonra hiçbir şeyden bu kadar emin konuşmayacağım. Söz. Ama sahne o kadar korkunçtu ki. Aslında tiksinçti. Kadın koşuyor, arkasından zombi geliyor, beynini koparıyor, ve sonra bum. Kadın yerde, her taraf kan. Aslında burada önemli olan sesler. Gerilim müziğini dayamışlar arkaya, götün yiyorsa korkma. Adamların hakkını vermek lazım, tam bir korku filmi olmuş yani.

''Asla,'' dedi alaycı bir ses tonuyla. ''Kendinden bu kadar emin konuşma. Eee sonuçta en son 'Seninle aynı yatakta yatmam. Asla !' diye bir şeyler gevelediğini hatırlıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam yine yanıma yatmıştın.''

Onu umursamadım ve ellerimi de kafamın yanlarına siper ederek, yüzüm Buğra'nın omzuna gömülü bir şekilde, gözlerimi daha da yumdum. Ona cevap vermek yerine kokusunu içime çekmekle meşguldüm. Nefesi kulağıma çarparken '''Seninle evlenmem. Asla.' da der misin ? İleride lazım olabilir.'' diye konuştu aşırı seksi bir ses tonuyla. Bir insan konuşurken nasıl hem seksi, hem de fazlasıyla çekici olabilirdi ki ? Gel beni ısır diyordu resmen.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now