Final.

61.3K 2.2K 422
                                    

Şunu belirtmeliyim ki, Gökçe kesinlikle bayılabilirdi.

Yüzü bembeyaz olmuştu bir anda resmen, dudakları mühürlenmişcesine düz bir çizgi haline gelmişti, ve bariz bir şekilde nefessiz kalmıştı.

Kız, yutkunamamıştı bile.

"E yuh ama!" Ada'nın dile getirdiği cümleye katılmadan edememiştim, iç çekerek baktım onlara.

Bizim böyle "Sevgilim olur musun?" tarzı olaylarımız olmamıştı, seviyoruz demiştik ve bum! Bir bakmışız ki, sevgili olmuşuz. Ancak böyle bakıp imrenmemle kalıyordum işte.

"Susun, romantiklik kusacağım." Kapı tarafından gelen Aslı ablanın sesini duyar duymaz hepimiz istemsiz bir şekilde ona doğru döndük.

"Al işte ya, tam da benim ruh ikizimsin sen Aslı abla. Sonuna kadar katılıyorum sana. Arkandayım, tam gaz devam et koçum benim!"

Berk'in kafasına inen sert darbe, Kaan'dan gelmişti. Garip ama; bu sahne de benim doğum günümdeki, bara gitmeden hemen önceki, anıyı getirmişti gözlerimin önüne.

Dejavu yaşıyormuş gibi hissediyordum.

"İnsan gibi konuş lan,"

"Eline hakim ol sen de o zaman, insan gibi davran biraz."

Kaan ve Berk'in birbirlerine attıkları o sahte tehditkar bakışlar, şu anki yüz ifadelerinden bile daha komikti. ''Tamam, biliyorum, harikayım falan ama... benim için kavga etmenize gerek yok.'' diyerek araya giren Aslı abla ise, tamamiyle bir gülme krizine sokmuştu beni.

Aslı ablanın egoistliği, yeni öğrendiğim bir şeydi; bu yüzden şaşırdığımı inkar edemezdim.

"Her neyse,'' deyip yanımızdakini yerini alırken gülümsedi. ''Burada oturup mahalleden gelen geçeni mi dikizliyorsunuz siz? Ergenlik zamanlarınıza falan mı döndünüz?''

''Bu merdiven sevdasını anlayamıyorum zaten ben,'' deyip arkasına yaslanan Tuğba'ya ''Amerika'ya dönmüyor muydun sen ya?'' diye alakasızca bir karşılık veren kişi ise, Doruk'tu. Şaşırmamıştım.

"Döneceğim. Yarın akşam."

"Durun bir saniye ya," diye isyan etti Arya, bakışlarını Gökçe'ye dikmişti. "Kız cevabını vermedi!"

Aslı ablanın gelmesiyle birlikte hepimizin dikkatinin dağıldığı inkar edilemez bir gerçekti, sahiden biz onları unutmuştuk bile.

Bora'nın sabır dilenerek dile getirdiği "Dizim ağrıdı Gökçe," cümlesi Gökçe'nin sırtını dikleştirmesini sağlarken, bizim de yeniden dikkatlerimizin oraya çevrilmesini sağlamıştı.

Gökçe, yanındaki Selin'in onu koluyla dürtüklemesinden sonra ancak bir şeyler deme zahmetine girebilmişti. Hafifçe öksürüp boğazını temizledikten sonra "Evet mi demeliyim?" diye sordu fazla çekingen bir tavırla. "Yani nasıl cevap vereceğimi bilemedim."

"Gökçe... Teklifimi geri çekmeden cevabını versen nasıl olur acaba?"

Dudakları kocaman bir gülümseme için kıvrılırken "Evet diyeyim o zaman," dedi memnun bir tavırla.

Grupta kalan tek sevgilimsi çiftimiz de böylece sevgililik yolunda bir adım atmış olmuştu işte.

"Havuza gitmek zorunda mıyız cidden?"

"Evet."

"Ya ama cidden fazla saçma bir fikir değil mi bu?"

"Hayır."

"Çok saçma."

"Hayır."

"İstemiyorum ama!"

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now