-45- "Buraya kadardı."

98.1K 2.3K 326
                                    

Büyük bir hevesle yazdığım ama yine de yayınlama konusunda kararsız kaldığım bölümlerden biriydi çünkü ben yine beğenemedim :ddd Neyse iyi okumalar.

Saat akşamın onuna yaklaşırken ben hala hazırlanmakla, daha doğrusu kıyafet seçmekle, meşguldüm. Buğra ise beni beklemekle.

Dolabımdaki askılıkları bir ileri bir geri oynatmamdan sıkılan Buğra, "Şu maviliyi giy," diye bir fikir attı ortaya.

İlk önce kıyafete bir göz attım. Tüm vücudumu sıkıca saran, göğüs kısmının üstleri transparan olan elbisemdi bu. En son geçen yıl falan giydiğim için boyunun ne kadar olduğunu tam olarak belirtemiyordum.

Sonra bir de Buğra'ya göz attım. Kollarını göğsünün altında birleştirmişti, ayaklarıyla yerde düzenli bir ritim tutturmuştu ve sabırsız olduğu her halinden belliydi. Ve hazır bir halde bekliyordu.

Üzerinde, mavinin en açık tonlarındaki kot gömleği ve lacivert tonlardaki pantolonu vardı. Ve yemin ederim ki ; şu ana kadar gördüğüm, dar pantolonların en çok yakıştığı kişiydi. Ama öyle bizim - yani kızların - giydiğimiz gibi, bacaklarına yapışan taytvari pantolonlardan değildi. Bacaklarının şeklini ortaya koyan ama yine de tam olarak dar olmayanlardandı. Anlatamadım ama güzeldi işte.

Buğra ile uyumlu olacağına karar verdiğim, onun tavsiye ettiği elbiseyi çıkardım askıdan.

Göğsünün altında birleştirdiği kollarını çözerken ofladı, birazdan ne diyeceğimi çok iyi biliyordu çünkü.

Ve hiçbir sorun çıkarmadan arkasını döndü. Ben de üstümdeki kıyafetleri çıkarıp aceleci tavırlarla elbiseyi geçirdim üzerime.

Elbise yine önceden olduğu gibi duruyordu üstümde, boyu da pek değişmemişti zaten. Hala diz kapağımdan iki karış yukarıda olarak tasvir edebileceğim düzeydeydi.

Saçımı elimle hafif bir şekilde düzelttikten sonra "Tamam," dedim. "Hazırım."

Ağır hareketlerle bana döndüğünde bir hayranlık belirtisi çıkmıştı dudaklarının arasından, bakışları bana kitlenirken yanıma doğru adımlar attı. Tam önümde durduğunda, özgür olduğunu belli edercesine kendini gözümün önüne salan saçıma arkaya doğru yön verdi ve "Nereden çıktı bu bar fikri ?" diye sordu hafifçe. Mırıldanmış gibiydi, tipi de uysal kedilere benziyordu zaten.

Gözlerimi ondan kaçırmaya uğraşarak dolabın alt köşesindeki siyah topuklumu elime aldım ve yatağımın yanına ilerleyip oturdum. O bakışlarını bir an benden çekmeden bakarken ben ayakkabımı giymekle uğraşıyordum.

Bakışlarının üstümde olduğunu hissedebiliyordum, ve bu fazlasıyla rahatsız ediciydi. Daha fazla kendimi tutamayıp itiraf etmek için zorladım kendimi, "Dikkatinizi başka bir yere çekmek istemiştim,"

Dudaklarının arasından bir kahkaha kendini koyverirken ancak çevirebilmiştim ona bakışlarımı. "Neresi komik bunun ?" dedim klasik tavrımı takınırken. Tek kaş yukarıda, dudaklar tek çizgi halini almış ve gözlerde sorgulayıcı bakışlar.

"Hiç," dedi kahkahasından sonraki nefeslerini düzenlemeye çalışırken. "Kıskanınca çok güzel oluyorsun."

"Normalde çirkinim yani ?" demek istesem de demedim, böyle trip atınca fena derecede gülesim geliyordu çünkü.

Ama onun yerine, "Sen kıskandırınca hiç de güzel olmuyorsun ama, haberin olsun." demeyi tercih ettim.

"I-ıııh," dedi. "Yanlış cevap."

Aynı bakışımı sürdürmekte kararlıydım.

"Bir saniye, kıskandığını kabul mu ettin yani ?" dedi sanki dediklerimin daha yeni farkına varmış gibi.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now