-10- Kaza ?

153K 3.5K 81
                                    

Heeeeeyyy, merhaba. yavrıcaklarımı özlemişsinizdir diye hemen yeni bölüm koymaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Geleneği bozmuyorum ve ''İyi okumalaaar :)'' diyerek bitiriyorum konuşmamı.

''Annemle babam biz daha 2 yaşındayken boşandı.Ve mal paylaşırlarmış gibi aralarında paylaştılar bizi. Beni babam, Kaan'ı da annem almış. Bizi birbirimizden ayırsalar bile hiç kopmadık birbirimizden. Evden kaçıp, gizli yerimize gider, birlikte kalırdık. Bazen de o bize gelirdi ama benim annemle birtakım sorunlarım olduğu için annem ile Kaan'ın yanına gitmezdim.'' dedi, elindeki kola bardağıyla oynayarak. ''Kaan ile babam çok iyi anlaşırdı. Ama 3 yıldır falan hiç konuşmuyorlar. Biz normalde otelde değil, evimizde kalırdık babamla. Sadece yazları otelde kalıyoruz. Ama Kaan artık otele bile gelmiyor. Babamla karşılaşmamak için.'' 

''Peki... Kaan ile babanın sorunu ne ? Yani Kaan neden onu görmek istemiyor ki ?'' diye bir soru yönelttim, tereddütlü bir şekilde. Açıkçası aile sorunlarını bu kadar kurcalamalarının mantıksız olduğunu biliyordum ama merak ediyordum işte. 

Kısa bir duraksamadan sonra açıkladı. ''Aslında 3,5 yıl öncesine kadar çok severlerdi birbirlerini. Ama sonra Kaan'ın bir hatasıyla her şey uçtu gitti. Kaan'ın, benim, annemin, babamın, ablamın, kısacası tüm ailenin dengesi mahvoldu. Babam ''Benim öyle bir oğlum yok.'' dediğinde ise Kaan uzun süre İstanbula bile uğramadı. Sadece benimle konuşuyordu. Telefon ile.'' 

''Bir şeyi açıklayıp, en önemli noktasını söylememek sende alışkanlık falan mı yaptı ?'' dedim bıkkınlıkla.

''Öbür ayrıntılar Kaan'ı ilgilendirir. Yani o isterse anlatır. Ona sor.''

Hah. Tam da beklediğim şey buymuş gibi. Ben bir gizemi çözeceğim diye sevinirken, yine bir gizem çıkıyordu karşıma. Gözlerimi devirdim. Artık bu hareketi o kadar sık yapıyordum ki alışkanlık olmuştu. 

''Neyse. Saat 8 oldu. Ne zaman biter işin ?''

''Bitti bile. Hadi çıkalım.'' dedi ayağa kalkarken. Ve kapıya doğru ilerledi. Ben ise masanın yanında durup, ona bakıyordum. Tam kapıdan çıkmak üzereydi ki ''Buğraaa.'' dedim umursamaz bir şekilde görünmek için tırnaklarımla uğraşırken. Bana doğru döndü. Artık ''Ne var ?'' demekten sıkıldığı için aynı soruyu bakışlarıyla soruyordu bana. 

''Bu saçma kıyafetler ile mi gideceğim oraya ?''

''Olabilir. Bence çok seksi durdu üstünde.'' derken yüzünde alaycı sırıtması duruyordu.

''Geri zekalı.'' diye mırıldandım gözlerimi devirirken. ''Bekle beni, üstümü değiştireceğim.''

''Senden nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum...'' diye mırıldanıyordum otelin çıkış kapısına yaklaştığım zaman. Gıcık beni beklememişti. Hazırlanabildiğim en kısa sürede - yani 15 dakikada - hazırlanmıştım ama o kadar beklemek bile fazla gelmişti ona. Dışarıya adımımı attığımda soğuk hava direkt olarak tenime çarpmıştı. Zaten hangi akılla tişört giydiğimi bilmiyordum. Hemde Buğra'nın tişörtünü. Keşke hırka alsaydım, diye geçirdim içimden. Tam içimden bunu geçirirken omzumda bir ceketin ağırlığını hissetmiştim. Bir anlık refleks ile arkamı döndüm ve Buğra'yı gördüm. 

''Benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum.'' dedi sırıtarak. Demekki dışarıda, kapının yan tarafında bekliyordu, aptal çocuk. 

Konuyu değiştirdim ve ''Senin üstünde ceketin falan yoktu ki, nereden çıktı bu ?'' diye sordum. Konuyu değiştirmem işime yarıyordu. 

Sen Gitmeden Önce.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin