-15- Düne dair anıları hatırlamak.

149K 3.4K 55
                                    

Sabah uyandığımda başımın ağrısından başka hiçbir şey düşünemeyecek haldeydim. Elimle başımı ovuşturdum. Resmen kafamı bin parçaya ayırıyorlarmış gibi bir ağrı vardı başımda. Başıma masaj yapmama rağmen hiçbir etkisi olmamıştı. Sıcak bir duşla belki rahatlarım, diye düşündüm ve ayaklarımı yataktan sarkıttım. O sırada etrafa da bir bakış attım. Dolap, yatak, çekmeceler, kapı, duvar, yani neredeyse her şey yerindeydi... Tek farkı yanlış yerde olmalarıydı. Sarhoşluktan mı böyle görüyordum yoksa cidden her şey yeniden mi düzenlenmişti ? Cidden buranın benim odamla en ufak bir ilgisi bile yoktu. Hem benim -- Düşüncelerimi bölen şey Buğra'ydı. Biriniz tüm bunların kamera şakası olduğunu söyleyebilir mi lütfen ? Yani Buğra'nın yarı çıplak bir şekilde banyodan çıkmasının ? Belindeki beyaz havluyla çıktı banyodan. Boynunda bir havlu vardı ve saçlarının ön kısmındaki sular yavaş yavaş intihar edip göğsüne atlıyorlardı. Bir damla suyun hayat hikayesini de öğrenmiş oldum bu sayede. Buğra'nın saçından yavaşça göğsüne doğru düşer ve karın kaslarına doğru harekete geçer. Daha sonra ise bilinmeyen bölgelere yolculuk eder... Böyle işte. Hala saf gibi ona baktığımı fark ettim ve başımı direkt öbür tarafa doğru çevirdim.

Islık çalmayı bıraktığında "Uyanmışsın," dedi. Sanırsam şu anda dolaptan kendine kıyafet arıyordu.

"Uyanmasaydım keşke." diye mırıldandım kendi kendime. 5 dakika daha geç uyansam ne olacaktı sanki ?

"Hı ?"

"Yok bir şey !" dedim, başımı tekrardan ona doğru çevirirken. Ona baktığım gibi kafamı tekrardan öbür tarafa çevirmem bir olmuştu tabii. Hala giyinmemişti ve ağzım sonuna kadar açılacak bir şekilde, son derece seksi bir sırıtışla bakıyordu bana.

"Üstünü giyinsen artık ?" dedim, bıkkın bir ses tonuyla. Ona bakmamak için kendimi zorlamam gerekiyordu ve bu da biraz zor oluyordu.

"Tamam, giyindim, dönebilirsin." dediğinde döndüm ona. Üstünde koyu renklerden oluşan kareli gömlek, altında ise lacivert kot pantolon vardı. Pantolonu bol değil ama aşırıya kaçmayacak derecede dardı. Ve bu da fiziğini yeterince ortaya çıkartıyordu. Saçlarında hala biraz ıslaklık duruyordu. Her neyse. "Seni bu kadar etkilemesine izin verme, Hazal." dedi, iç sesim.

"Sonuçta senden hoşlanmıyor."

"Sevgilisi olmadığı sevdiği birisinin olmadığını göstermez, aptal."

"Hem yoldan geçen kızlar bile ona flörtöz bakışlar atıyor. Senden daha güzel kızlar. Onları unutma."

Biri şu lanet olası iç sesin kapatma tuşunun nerede olduğunu söyleyebilir mi lütfen ? Beni delirtmeye çalışıyor resmen. Belki de delirdiğim için onu duyuyorumdur, bilemiyorum. Allahım sen bana sabır ver.

Buğra'nın "Hey ?" diyerek elini gözümün önünde sallamasıyla çıkmıştım hayal dünyamdan. Ya o değil de bende Buğra'yı görünce baş ağrısına dair hiçbir şey kalmamıştı.

"Ben neden buradayım ?" diye sordum, etrafa bakınırken. "Senin odanda ?"

"Düne dair hiçbir şey hatırlamıyor musun ?" dedi, tek kaşı havadayken.

"I-ıııh." dedim. Aynı zamanda bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Bana bakışları değişikti. Yani sanki bir şeyleri hatırlamamı bekliyor gibiydi.

"Ciddi misin sen ?"

Bu kadar önemli ne olabilirdi ki ? En son bara gitmiştik. Sonra da dans etmiştik. Bu kadar. Devamında ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Gözlerimi Buğra'nın gözlerine sabitlediğim an hatırladım. Dün de aynı bu şekilde bakışmıştık, hatırlıyordum. Ben oturuyordum, o ise ayakta hafifçe bana doğru eğilmişti. Sonra ise.... Öpüşmüştük ! Buğra ve ben ! Şu anda öpüşmemize dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordum. Dudaklarının dudaklarımın üstünde gezinişi, baş parmağıyla yanağımı okşaması, elimi saçlarına daldırışım... En ufak duygusuna kadar hatırlıyordum.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now