-53- Koala mevzusu.

59.2K 2.5K 446
                                    

Buğra'nın bana doğru dönmesinden faydalanan Emre'den gelmişti ilk yumruk.

Tam da Buğra'nın çenesine gelmişti sert darbesi.

Acısını sanki bana vurulmuş gibi hissettim.

Yalpalayarak sol elini çenesine getirirken ifadesini tamamiyle bir kinin bürüdüğüne dair kalıbımı basabilirdim.

"Bilirsin," dedi Emre, alayla sırıtırken. "Eskilerin şerefine."

Buğra'nın tüm duygulardan yoksun kahkahası öne serilirken ansızın gelen bir darbeyle savrulan kişi bu sefer Buğra değil, Emre'ydi.

Elmacık kemiğine, tam isabet.

"Bilirsin," dedi Emre'nin biraz önceki cümlesinden alıntı yaparak. "Eskilerin değil, yenilerin şerefine demeyi tercih ederim ben."

Bu aralarındaki olay sadece basit bir yumruklamadan oluşan bir olay değildi. Çünkü onlar kavga etmiş olmak için değil, yıllar önce içlerinde yer edinmiş olan nefreti yüzlerine püskürtmek için birbirlerine sataşıyorlardı.

Başarılı oluyorlar mıydı ? Kesinlikle.

Buğra'nın elinin ayarı olmadığını biliyordum zaten, ama bu olayla birlikte bunu da kanıtlamış olmuştu. Çünkü Emre denen çocuk ; sadece yalpalamaktan ziyade, dengesini kaybetmişti. Ki eğer yan tarafında bulunan, evin dış duvarına dayalı olan küçük masaya tutunmasaydı yerle bütünleşmesi an meselesiydi.

Kimse müdahale etmiyordu, hepsi stabil ifadeleriyle olanları izlemekle meşguldü sadece.

Bu kavganın sonunda en çok hasarı alacak olan kişinin Emre olduğuna emindim. Tamam, Buğra'nın bir Hulk olduğu falan yoktu ama hey, öğretmeni Kaan'dı sonuçta !

Emre daha yaslandığı masadan kolunu ayıramamışken, Buğra tişörtünün yakalarından kavrayıp kendine doğru çekti onu.

"Seni uyardım, Emre," Sesi düz ve keskin bir tondaydı ; kelimelerin zihninde yarattığı kargaşaya rağmen nasıl oluyor da bu kadar ifadesiz konuşabiliyordu, anlayamıyordum.

Emre'nin sırtı sert bir darbeyle duvarla birleşirken yüzümü ekşitmekten alıkoyamamıştım kendimi.

Bizim kızlar vay be dercesine nefeslerini sesli bir şekilde dışarı verirken, erkekler de hafif bir ıslık sesi çıkarmışlardı.

Ortalığı kızıştırdığım için kendi kendime kızıp sinir depoluyordum ve içimdeki tüm bu siniri ifademe yansıttığımdan emin bir şekilde onlara döndüm.

Gerçekten ama gerçekten, suratımın aldığı şekli tahmin bile edemezdim.

Bu işten eğlendiklerini belli eden sırıtmaları, azar yiyen çocukların masum ifadesine dönüşürken bu duruma daha fazla dayanamayacağıma emindim.

"Kaan, git durdur şunu, yoksa gider ben atlarım ortalarına." dedim, ve her kelimesinde ciddiydim. Yapardım, yapamayacağım şey değildi sonuçta.

Buğra'nın sinirini dışarı vuruşunun yarıda kalacak olmasını umursamadığını açıkça belli eden bir şekilde omuz silkip "Bana uyar," dedi ve yanlarına ilerledi.

Endişe ve rahatlamayla harmanlanmış bakışlarımı onlara yönlendirdim.

Kaan'ın her hareketi yavaştı, ağır çekimde gibi hareket ediyordu yanlarına ilerlerken.

Buğra'nın kolundan tutup kendine çevirmesi ise tüm bu olay döngüsünde gerçekleştirdiği en çevik hareketti.

Ama Buğra Kaan'dan kurtulmak konusunda da başarılı olmuştu, ve daha Kaan bile farkına varamadan dizini Emre'nin malum yerine geçirmesi an meselesiydi.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now