-39- "Pasif kalan her zaman bendim, Buğra."

109K 2.3K 213
                                    

Şey ya, bölümü River in flows you piyano versiyon, Skylar Grey -Words veya Skylar Grey -Winter In me dinleyerek felam okursanız sevinirim. Yada sevdiğiniz bir duygusal şarkı da olabilir. Bittikçe başa sarın lütfen :d Bölümü yayınlarken bayağı tedirginlik yaşadım. Hiç beğendiğim bir bölüm olmadı, ama sizi bekletmek istemedim daha fazla. Neyse, iyi okumalar.

Buğra'dan,

Acı, dayanılmazdı.

Fiziksel bir acıdan uzak, tamamiyle ruhsal bir acının yarattığı etkiydi bu.

Sahiden, içindeki acıyla bütünleşmene rağmen daha da boğar mıydı acı insanı ?

Etrafa hakim olan derin sessizlik sinirimi daha da bozmakla kalmayıp aynı zamanda kendimle daha da yüzleşmemi sağlıyordu.

Sırtımı yasladığım duvara doğru başımı geri atarken bir yandan da elimdeki telefonu parmaklarımın arasında çeviriyordum.

Kimse gelmemişti ve bu boktan hastanenin kasvetli koridorlarında yapayalnızdım.

Elimde çevirip durduğum telefonum titreyince ekranı kendime doğru çevirdim, Berk arıyordu. Konuşamazdım. Şimdi olmazdı.

Ama o kadar ısrarla çalıyordu ki telefon, Berk'in inatçı yönünü bildiğimden, telefonu açmadan rahata ermeyeceğini de biliyordum.

Ve sonunda telefonu açtım. Açtığım gibi ilk yaptığı şey ağzına gelen tüm her şeyi saydırmak olmuştu.

Cevap vermedim.

"Neredesiniz siz saatlerdir ?"

Boşlukta kalınca titremeye başlayan sol elimi yumruk yapıp titremesini durdurmaya çalıştım ama nafileydi.

Telefonunun diğer ucundan "Lan, iyi misin ?" sesi gelince ağzımı açıp kendimi konuşmaya zorladım, ama kelimeler sanki boğazıma dizilmişçesine hiçbir yere kıpırdamıyor ve beni savunmasız bırakıyordu.

Arkadan Arya'nın "Neredelermiş ?" dediğini duyduğumda ise zaten darmaduman olmuş halim daha da beter olmuştu.

Kaan içeride, en nefret ettiği yerde şimdi kendi yatıyor, diyemedim. 

Daha bunu kendime bile kabul ettirememişken onlara söylemeye cesaret edemedim.

Uzun zamandır direnmek için savaş verdiğim gözyaşlarım kendini yavaş yavaş serbest bırakırken başımı dizime yasladım, hala Berk'lere cevap vermemiştim ve bu onların daha da panik yapmasından başka bir boka yaramıyordu.

"Buğra." deyip derin bir nefes aldı Berk, "Cevap ver, salak salak durma öyle."

"Hastanedeyiz." dedim, devamını getirecek gücüm yoktu.

Arya elinden telefonu almış olacak ki, Arya'nın panik ve endişe dolu ses tonu doldurdu kulaklarımı.

"Buğra, Kaan'a bir şey mi oldu ? Sessiz durma ! Ne olduğunu söyle bana." Gittikçe boğuklaşan konuşmasındaki son cümlesi kendisiyle konuşuyormuşçasına alçak düzeyde çıkmıştı.

Kısa aralıklarla gelen hıçkırık sesleri ve burun çekişleri ağladığına dair en büyük kanıttı, nefesi tıkandı bir an. Ardından ise ses kesildi. Tamamen. Ben de üstüme baskı kuran öfkeme ayak uydurup telefonu sert zemine doğru fırlattım, parçalarına ayrılan telefonum bile beni boğuyor gibiydi.

Kendi öfkemde boğuluyordum.

"Sadece bir kere insanları anlamaya çalış. Senin iyiliğini istiyorlar, fark etmiyor musun cidden ?"

Sen Gitmeden Önce.Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt