-49- ''Ve son bir şey,''

87.3K 2.5K 274
                                    

Bir yandan büyük bir coşkuyla bana sarılan Onur ; bir yandan da meraklı bakışlarla bize bakan Bora, Kaan ve Buğra üçlüsü arasında kalmıştım.

"Sakin ol," dedim hafifçe sırtına vururken, "Kaburgalarım ezildi sanırım."

Ve şu konuya da değinmek gerekirse, bana cimcime demesinden nefret ederdim.

Ama şimdi kolları arasında ezilmem gibi bir durum söz konusuyken cimcime demesinin lafını yapmam bile saçmalık olurdu, bu yüzden o konu hakkında sesimi çıkarmamayı tercih ettim.

Nihayet benden ayrılabildiği an zafer kazanmışçasına gülümsedi. "Ev buldum ! Uzun zamandır araştırıyordum ve -"

Bir anda nerede olduğumuzu bile unutup "Ne ?!" diye fazlasıyla sesli bir şaşkınlık belirtisi kaçırdım dudaklarımın arasından.

Beni önemsemeyip cümlesine kaldığı yerden devam ederken bile gülümsemesi bozulmamıştı. "Ve en sonunda ucuzundan buldum. Hem çok güzel, Onur onaylı bak."

"Ya, canımsın !" deyip bu sefer onun üstüne atlayan bendim. Ama benim sarılışım daha sarsıntılı olmuştu, Onur bile birkaç adım geriye doğru sendelemek zorunda kalmıştı.

"Bana bilmediğim bir şey söyle," dedi kahkahalarımız birbirine karışırken. Hala sarılır bir pozisyondaydık, ve hala başım onun omzunun hemen üstündeki yerini koruyordu. Kulağına doğru yaklaşarak "Teşekkür ederim," diye fısıldadıktan hemen sonra yalpalayarak geri çektim kendimi.

Ev meselesini daha sonra didik didik edecektim, ve daha sonra yaşayacaktım tüm sevincimi. Şimdi Kaan'ın beni çağırma sebebindeydi sıra.

Onur'dan ayrılabildiğim an Buğra ile en ufak bir bakış kesişmemesi yaşamadan Kaan'a bakmak için zorladım kendimi, ki zaten bu konuda başarılı olmuştum.

"Hayırdır yavrum, beni niye çağırdın ?"

Yavrum kelimesini dalga amaçlı demiştim, hatta o kelimeyi söylerken kahkaha atmamak için zor tutmuştum kendimi. Ama yavrum kelimesinin üstünde durmadı hiç kimse.

Yerinden kalkıp birkaç adımda yanıma ulaşırken bile bozulmamıştı gülümsemesi, yanımıza geldiğinde Bora'yı biraz kenara ittirerek tam da dibimde durdu.

Şöyle de bir gerçek vardı ki, Buğra ile ayrılmamız Kaan ile aramızdaki hiçbir iletişimi etkilememişti. Hala eskisi kadar yakın davranıyordu bana, değişen bir şey yoktu yani.

Beni kolunun altına hapsederken keyifle gülümsedi, "Nedene mi ihtiyacımız var ?"

Yoktu tabii, Kaan'dan mantıklı bir açıklama beklemek bile nedensiz bir manyaklıktı zaten.

"Bora'ya öğretmem gereken bir kaykay konusu var, sonra konuşsak olur mu ?" dedim sevimliliğimin sınırlarını zorlayarak.

Kaan'ın Bora'ya yandan bir bakış attığını gördüm, Bora da kendinden emin bir tavırla karşılık vermişti bu bakışa.

Pekala, sorun yoktu.

Aslında vardı.

Çünkü sorun, tam karşımda tüm gerçekçiliğiyle oturuyordu. Ve o sorun ise, Buğra Kaya'ydı.

Bora'ya yönelttiği delici bakışları yön değiştirip benim üstümde sabitlenirken dikkatimin tamamını ona yönelttim.

Kaan omzumu sıvazladıktan hemen sonra Bora ile aramızdan çekilirken Buğra da çenesini kapalı tutamamıştı.

"Olmaz," diye soludu sinirle.

Tam ben cevap verecektim ki, omuzlarını dikleştirerek Bora atıldı konuşmaya. "Nedenmiş o ?"

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now