-29- "Sana bu kadar yakından bakmak.."

132K 2.6K 91
                                    

Gözlerimi açtığımda dün uyuduğum şekilde bulmuştum kendimi. Kafam Buğra'nın göğsü üstünde, ellerim ise beline sarılı. Ellerinin saçımda narince hareket etmesinin verdiği huzurla yeniden kapattım gözlerimi. Uyanmamamı istiyormuşçasına hafifçe geziyordu elleri saçımda, ellerinin saçlarımın üstündeki varlığını hissetmek bile zordu.

Elleri saçlarımın arasında gezintisini durdurduğunda "Çok rahatlatıcıydı, devam et," diye mırıldandım.

"Saatin kaç olduğunun farkındasın değil mi ? Daha bir sürü işimiz var."

Kafamı göğsüne daha da bastırdım ve "Seninle saatlerce burada böyle sarılarak yatmak istiyorum." diye mızmızlandım. 

"Tam bir umutsuz vakasın," dedi dalga geçerek. "Daha yaşayacak bol bol senemiz var hayatım, tüm sarılma hakkını bir güne sığdırmak zorunda değilsin."

"Beni bu bahanelerle kaldırmayı planlıyorsan ; yanlış planın peşinde olduğunu belirtmek isterim."

Sesini çıkartmadı. Ben de bu fırsattan yararlanıp zaten kapalı olan gözlerimi daha da kapatmaya çalışıp yeniden uyumaya çabaladım.

Imagine Dragons -Its Time şarkısının tınıları kulağıma doluşurken, zaten kaçmış olan uykum iyice uzaklaşmıştı benden. Ah. Buğra'nın telefonunun zil sesiydi bu, değil mi ?

Kimin aradığını merak etsem bile sırf Buğra'nın inadına gitmek için gözümü bile açmadım. Pantolonunda olan telefonunu çıkarıp eline almasını, müziğin sesinin artmasından anlamıştım. "Efendim Ezgi ?" dedi, müzik bittiği zaman.

Bir kahkaha attı, boğuk bir kahkahaydı. "Neden olmasın canım, tabii ki de gelirim."

Benim sinirle dişlerimi sıkmamla geçen kısa bir sessizlik oldu. Sanırım Ezgi konuşuyordu. Ortamdaki sessizliği bozan şey, "Hazal uyuyor, onun geleceğini sanmıyorum." diyen Buğra'nın sesiydi.

"Tamam, görüşürüz." dedi ve dudaklarının arasından kahkahayı andıran kısa bir gülüş çıktı Buğra'nın. Ezgi bu kadar komik ne söylüyor olabilirdi ki ? Daha sonra ise telefonu kapatıp komidinin üstüne koydu. Bunu komidinden çıkan tok ses sayesinde anlamıştım.

Sinirim ve kıskançlığımın önüne geçmek için uğraştım ama görev başarısız sonuçlandı. Gözlerimi açıp, kafamı göğsünden kaldırırken sinirimi belli etmemeye çalışıyordum. Niye açtığı gibi ona adıyla hitap etmişti, numarası hala kayıtlı mıydı ? Ve neden onunla konuşurken yavşak ergenler gibi bir kahkaha atmıştı ki ? Ve bomba soru : Niye onunla buluşacaktı ?

Ama bu soruların hiçbirini ona yöneltmedim. Tek yaptığım, ifadesiz bir şekilde yataktan kalkıp ondan uzaklaşmaktı.

"Hah," dedi nefesini sesli bir şekilde dışarı bırakırken. "Sonunda uyanabildin yani ?"

Sesimi bile çıkarmadım, öfkemi dizginlemeye çalışıyordum. Elbisemin eteğini düzeltirken gözlerimi bir an olsun ona doğru çevirmiyordum bile.

Arkamı dönüp kapıya doğru yönlendirdim adımlarımı. "Hazal ?" dedi o kadifemsi sesi ile birlikte.

Yine cevap vermeyip elimi kapının kulpuna koydum. "Ciddi misin sen ?" derken yanıma gelip, çenesini sağ omzuma çoktan yerleştirmişti bile. Arkamdan yaklaşarak bedenimi kendi bedenine yasladı ve kollarını gevşek bir şekilde belime sardı. "Yine mi kıskançlık krizlerindesin ?"

Sesi buğulu bir şekilde geliyordu kulağıma.

"Anlayabilmene sevindim," dedim yüzümdeki yapmacık sırıtış ve ifadesiz sesimle birlikte. Belime sarılı olan sağ kolunu benden ayırdı ve hangi ara komidinin üstünden aldığını bilmediğim telefonu çıkardı cebinden. Çenesi hala omzumun üstünde duruyordu, parfümünün kokusunu bu kadar yakından almaya bayılıyordum. Eline aldığı telefonu, görebileceğim bir şekilde yukarıya kaldırdı ve son konuşulanlar listesine tıkladı. En son konuşma dün gece olmuştu, o kişi de Kaan'dı. Sonra da oradan çıkıp rehber kutucuğuna tıkladı. Bayağı uzun olan numara listesinde 'E' harfini bulduğunda ise tüm E harfiyle başlayan kişileri gösterdi bana. E ile başlayan onlarca kız olmasına rağmen Ezgi yoktu bile.

Sen Gitmeden Önce.Where stories live. Discover now