-33- Davetsiz misafir.

122K 2.2K 153
                                    

Kararsızlığımı bedenimden uzaklaştırdığım zaman alt dudağımı dişlemekten vazgeçip "Sigara içmek istiyorum. Yani sadece denemek için," dedim bir solukta.

Kaşlarının çatılması bu fikrimin ne kadar aptalca olduğunu bir kez daha hatırlatmıştı bana.

"Of, sen bana sabır ver Allahım," dedi bıkkınlıkla, kendi kendine konuşur gibi. "Sormana ne gerek var canım ? Tabii ki de içebilirsin."

Yüzündeki o kocaman sırıtma, sahte ve duygudan yoksun olduğunu açıkça belli ediyordu zaten, o yüzden benimle alay ettiğini anlamam pek de uzun sürmemişti. "Cidden bu kadar aptalca bir fikri öne atarken aklın neredeydi senin ?" derken ise tüm o sahte sırıtması kaybolmuştu yüzünden.

"Sadece bir kereliğine -"

"Ya ama -"

"Neden beni -"

Cümlelerim her seferinde Buğra'nın sinirle dudaklarımın önüne getirdiği elleri yüzünden bölündüğü için, 'Allahın hakkı üçtür,' diyerekten 3. cümlemin kesilişinde bıraktım itiraz etmeyi.

Ama inat benim ikinci adım olduğu için -aslında ikinci adım yok ama olsun-, dişlerimi sıktım ve çaresiz itirazlarıma geri dönmeye hazırladım kendimi. "Sen içerken iyi oluyor ama !"

Sinirden parlayan gözleri tekrardan benim gözlerimle buluştuğunda geri adım atmayı düşünmedim değil. Düşündüm, ama sadece birkaç saniye. Yine inatçı tarafım daha baskın geldiği için hiçbir harekette falan da bulunmadım.

"Cevabım kesin, içemezsin."

"İçerim." diye inatlaştım.

"İçemezsin."

"İçerim."

"İçemezsin."

"İ-çe-rim." diye her heceye ayrı ayrı vurgu yaptım.

"İçemezsin dedim Hazal." Sesi daha da keskinleşmişti. "İnatlaştığın kişinin ben olduğumun farkında mısın ?"

"Peki seninle inatlaşan kişinin ben olduğumun farkında mısın ?" diyerek onun cümlesini kendime göre değiştirip sundum ona. "Sadece denemek için diyorum, neyine itiraz ediyorsun ki bu kadar ?"

Tüm bu yalvarışlardan sonra şu söz verdirtme konusu aklıma geldiğinde sırıtmam genişlemişti. "Hem," dedim ona doğru bir adım daha atarken. "Söz verdin. Tutmak zorundasın."

Dudaklarında alaycı bir sırıtma belirdi. "Cidden gerçekçi bir şekilde söz verdiğimi mi sanıyorsun ? Tabii ki de tutmayacağım." Omuz silkti.

"Sana niye laf atmaya çalışıyorum ki," diye homurdandım. "Sensiz de içebilirim."

"Deneyebiliyorsan dene,"

"Cidden bu tartışmayı uzatmaya hiç gerek yok." diyerek son noktayı koydum ve adımlarımı bu sefer Kaan'a doğru yönlendirdim.

"Bari sen uyma şu ikizine." dedim yanına oturur oturmaz. "Bir kerecik ?" Aslında Buğra insan gibi bir şekilde hayır deseydi bu kadar uzatmazdım, pek de uzatılacak bir konu da değildi zaten ama beni sinir etmesi arttırmıştı inat seviyemi.

Buğra'nın ifadeleriyle aşırı derecede benzeyen bir ifadeyi kondurdu yüzüne : Sırıtma. Normal zamanların aksine alaycılık yoktu sırıtışında, tamamen mutluluk dolu ve içtendi. "Buğra'dan önce bana sunsaydın bu teklifi belki denettirirdim sana, ama sen kaçırdın şansını... Kertenkele yavrusunu duydun bebeğim." İkiz dayanışması. Ah.

Doruktan zaten isteyemezdim böyle bir şey, o da fazlasıyla karşıydı bu duruma. Berk ve Onur ise sigara içmiyordu zaten.

"İyi ki bir şey istedik ya,"

Sen Gitmeden Önce.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin