ÖZEL BÖLÜM

20.5K 1.2K 986
                                    

                    ÖZEL BÖLÜM

01.07.2017

Melih Kılıçaslan...

Boşalan kadehimi tekrardan doldurup koltuğa yayıldım. Kadehi dudağıma yaklaştırıp birkaç büyük yudum aldığımda Mehmet abinin sabahtan beri durmayan çenesi bir kez daha açıldı.

"Bu yaptıklarını aklım almıyor." dedi itiraz eder gibi ve bir kez daha tekrarladı. "Gerçekten aklım almıyor Melih."

Cevap vermedim. İçkimi yudumlamaya devam ettim.

"Melih, sen beni dinliyor musun?"

Kafa saldım.

Mehmet abi elimdeki bardağı alıp sehpaya bıraktı. Çattığı kaşlarıyla gözlerimin içine baktı. "Ciddi bir şey konuşuyorum. Ama sen beni dinlemeyi bırak siklemiyorsun bile!"

"Derdin ne Mehmet abi? Sabahtan beri hiç susmadan konuşuyorsun ve benim ağrımayan başımı ağrıtıyorsun." Sehpanın üzerindeki kadehe uzanıp aldım ve başıma diktim. "İzin verirsen kafa dinlemek istiyorum."

"Sorduğum sorulara cevap verdikten sonra kafanı rahatça dinleyebilirsin!"

Gözlerim kısa bir an gözlerine değdi. Bu adam konu ben olunca benden bile daha çok kontrol manyağı oluyordu ve bana olan sadakati artık arşa çıkmıştı. Seni dinliyorum der gibi elimi ona doğru saldım.

"Bu kız..." dediğinde "Ahu," diye düzelttim onu.

Gözlerini devirdi ve "Bu Ahu!" dedi bu kez vurgulayarak. "Ne yapacaksın? Planın ne onunla ilgili?"

"2 Yıl sonra nişanlanacağım."

"Bana şaka yapmayı bırak lan!"

Neden bu kadar öfkelendiğini tahmin etmek zor değildi. Ahu'yu benim etrafımda görmeye dayanamıyordu. Ailesine yaşattığım çile dolu işkenceleri ona da yaşatmamı istiyordu. İntikam benimdi ama Mehmet abi benim olan intikamı bile kendisi üstlenmek istiyordu. Mehmet abi, birçok kez benim için kendi hayatından vazgeçmiş biriydi.

"Şaka yaptığımı da nereden çıkarttın Mehmet abi?" göz kırptım. "Ahu'yla nişanlanacağım."

"Ulan..!" ayağa kalkıp karşıma dikildi. "Böyle planlamamıştık. Sen annesi iyileşene kadar kıza, anne hasretiyle eziyet edecektin ve annesi iyileştikten sonra o kadının gözlerinin önünde kızının kafasına sıkacaktın."

"Plan değişti." Derken kendime tekrardan bir bardak içki doldurdum ve bir yudum aldım. "Bir yıl önce o mekânda, benim istediğim bir tarihte benimle nişanlanacaksın dedim. Sözümden dönmem ben Ahu'yla nişanlanacağım!"

"Ulan sen... Sen ciddisin!"

"Evet."

"O zaman blöf yapıyorsun sanmıştım." Ensesini kaşıdı. "O kız Cevdet'in kızı. Onunla nasıl nişanlanmayı düşünürsün? Nasıl adının onun adıyla anılmasına izin verirsin?" gözlerini kıstı "Yoksa sen de bir şeyler mi değişti?"

"Saçmalama!" diye çıkıştım. "O küçük kız çocuğuna merhamet, ettiğimi mi düşünüyorsun?"

"Evet." derken başını usulca saldı. "Aynen öyle düşünüyorum." İşaret parmağını bana doğru salladı. "Sen bu kızı daha ilk gördüğün günden beri ona bir tolerans sağlıyorsun. İlk gördüğün günde kafasına sıkmaktan vazgeçmiştin. İlk İstanbul'a geldiğinde mekâna kaçırdığımızda da kafasına sıkmaktan vazgeçmiştin." Gözlerini daha da kıstı. "Bir şeyi fark ettim. Sen neden bu kıza zarar vermekten kaçınıyorsun?"

BUZ YANIĞIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora