39.BÖLÜM

27.2K 1.6K 858
                                    

       

     39

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

     39.BÖLÜM

Sertab Erener: Mecbursun
Ebru Gündeş: Fırtınalar

"Bana yıllarca anlattığın baba figürü Fikret Yıldırım'mıydı?"

Beynimi kemiren soru, fütursuzca dudaklarımdan döküldüğünde gözlerim annemin şaşkınlıkla dumura uğrayan yüzünde asılı kaldı. Melih hemen odanın kapı pervazına yaslanmış ve o da en az annem kadar şaşkındı. Bunu onun yüzüne bakmadan da çok net bir şekilde hissedip anlayabiliyordum.

Sanki az önce ben bir soru sormamışım gibi ölüden farkı olmayan bir yüz ifadesiyle gözlerimin içine bakan anneme "Anne?" diye seslendim. "Bana yıllarca anlat—"

"Yeter! Sus Ahu!"

Melih'in kükremeyi andıran sesi soracağım soruyu ağzıma tıkamıştı. O, annem ile dayısının aynı cümle içinde bile geçmesine tahammülü olmayan bir adamdı. Ben ise onun tahammül sınırlarını zorlamış, annemin bana anlattığı baba figürünün bizzat dayısı olup olmadığını sormuştum.

Melih'i duymazdan geldim. "Sana soruyorum anne?" bakışlarımı asla Melih'in üzerine çevirmeden direkt annemin titreyen acı kahve irislerine diktim. "Cevap versene. Bana yıllarca anlattığın baba fi—"

"Yeter lan! Kes sesini!" Melih'in evi inleten sesi ölüm çağrıştırıyordu. Bakışlarım annemin üzerindeyken daha ben ne olduğunu anlamadan Melih yanıma gelip kolumdan sertçe tuttu ve beni oturduğum yerden kaldırdı. Büyük elleriyle iki kolumdan kavramış ve beni tabiri caizse kendi bedenine yapıştırmıştı. Burnundan alıp verdiği sert solukları yüzüme çarpıyor, ela gözleri alev alev yanıyordu.

"Sana kes sesini dedim Ahu!" dişlerinin arasından tıslar gibi konuşan Melih, onu ilk tanıdığım kimliğine bürünmüştü. Kollarımı ellerinin esaretinden kurtarmaya çalıştım. Ama bu boşuna bir çaba oldu çünkü Melih çırpınmaya çalıştıkça tutuşunu sıklaştırdı. Onun esaretinden o istemeden kurtulamayacağımı idrak ettiğimde, sabır içeren bir nefes bıraktım. Gözlerimi, zehirli yeşiller bulaşan ela gözlerine diktim.

"Eğer konuşmamdan ya da sorduğum sorudan rahatsız oluyorsan, bu odadan çıkabilirsin Melih!" dedim her bir harfin üzerine basa basa konuşarak "Bu annem ile benim aramda olan bir mesele."

Melih öylemi der gibi kaşlarını alayla havaya kaldırdı. Yüzünde oluşan mimikler hiç hayra alamet değildi. "Bir," dedi ve ekledi "Konuşmandan da sorduğun sorudan da rahatsız oldum. İki ters ters konuşup benim asabımı bozma!"

"Bırak kolumu! Asabını bozacak bir şey yapmadım. Annemle konuşuyorum. Bu konuşmadan gerçekten asabın bozuluyorsa çık git odadan diyorum sana!"

"Ahu!"

Melih'in sürekli bağırması bir şeyi değiştirmiyordu. Sırf ondan ve hiddetinden korktuğumu bildiği için bana sesini yükseltiyordu. Ama benim şuan gözümü kararttığımı ve istediğim cevabı almadan bu işin peşini bırakmayacağımı görmüyordu.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now